BİTKİLERLE  TEDAVİ 

 

            Bütün bitkiler topraktan aldıkları anorganik maddeleri, kendi metabolizmalarında çeşitli organik maddelere dönüştürürler. Eczacıların  temel yaklaşımı, bu organik kimyasal maddelerden ilaç elde etmek yada ilaç etkili bu maddeleri, sentetik olarak labratuar ortamında   

üretmektir. Günümüzde ilaç olarak kullanılan birçok madde bitkisel kaynaklıdır. Örnek olarak 

hepimizin bildiği aspirin söğüt kabuklarında bulunan  salisilik asittir. Geleneksel tedavilerde kullanılan söğüt kabuklarının araştırılmasıyla farkına varılmış ve daha sonra söğüt kabuğunun etken maddesi salisilik asit labratuar ortamında kimyasal yollarla sentezlenmiş, sonuçta aspirin olarak piyasaya sürülmüştür.   

        Bitkilerin etken maddelerinin diğer içerdikleri maddelerden ayrıştırılarak, labratuar ortamında sentetik yollarla üretilip ilaç olarak piyasaya sürülmesinde çok sayıda avantaj olmasının yanında, bazı negatif noktalarda söz konusudur. Sentetik olarak elde edilen ilaçlar,doğal bitkisel ilaçlara nazaran vücudun enzim sistemi tarafından daha zor işlenmektedir. Bu da sentetik ilaçların  doğal ilaçlara nazaran az yada çok, karaciğer ve böbrek üzerinde daha fazla yük oluşturması demektir. 

     18 YY da ilerleyen kimya endüstrisi ile, tedavilerde bitkilerin kullanımının zaman içinde tamamen terk edilip onun yerine kimyasal yollarla elde edilen ilaçların kullanılması ve muazzam ilaç sanayinin gelişmesi süreci, günümüzde özellikle 1980 lerde başlayan yeniden doğaya ve doğallığa dönüş felsefi akımı ile paralel olarak tekrar gözden geçirilmekte ve doğal ürünlerin sağlık için kullanılması kitleler içinde yoğun ilgi görmektedir. Buna bağlı olarak bitkilerin eskiden olduğu gibi doğrudan tedavide kullanılmaları ile ilgili bilimsel çalışmalar gündeme gelmiş ve  bazı hastalıklarda bitkisel tedavilerin de, en az  ilaç tedavisi kadar faydalı olabileceği çeşitli bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur.    

    Bitkilerle tedavi USA,İngiltere, Almanya gibi bazı ülkelerde tıp fakültelerinde phytoterapi (bitki tedavisi) adı altında ders olarak okutulmaktadır. Türkiye de ise devlet üniversitelerinin tıp fakültelerinde bu dersler olmayıp ancak eczacılık fakültelerinde ve  bazı özel üniversite tıp fakültelerinde bitkisel tedavi dersleri vardır. 

      Bugün bitkilerle tedaviyi 2 ana guruba ayırabiliriz. Birincisi ve daha çok rastlanılan türü herhangibir sağlık eğitimi almamış,  kulaktan dolma yada  bazı kaynak kitaplardan aldıkları bilgilerle, tecrübelerine dayanarak bu işi yaptığını söyleyen kişilerin tedavileridir. Diğeri ise doktor yada eczacı gibi sağlık personelinin uyguladığı bitkisel tedavidir. Önümüzdeki yıllarda bitkisel tedavi derslerinin tüm tıp fakültelerinde yerini alacağını ve daha fazla sayıda doktor tarafından tedavi olarak önerilebileceğini öngörebiliriz. 

       Çin,Hindistan gibi kalabalık,fakir ve gelişmekte olan ülkelerde bitkisel tedaviler hiçbirzaman önemini kaybetmemiş ve halende çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalarda gelişmiş batı ülkelerinde ki bitkisel tedavilerinde tahmin edilenden fazla olduğu ve çok sayıda hasta tarafından kabul gördüğü ortaya konmuştur. 

      Aslında yapılması gereken bitkisel tedavi usulleri ile ilaç tedavilerini karşılaştırmak değil, her 2 tedavi usulünüde bir alternatif olarak görüp hastaya ve hastalığa göre uygun olan alternatifi tercih etmektir. Bitkilerin tıbbi etkileri ile ilgili olarak yapılan bilimsel çalışmalar arttıkça doğal olarak, bitkisel tedavinin modern tedavi usulleri içinde daha fazla yer alacağına ve tercih edileceğine inanıyorum.   

        

BİTKİLERİN TIBBİ ETKİLERİ 

       İlk çağlarda hekimler, hastalarını iyileştirebilmek gayesiyle çevrelerinde bulabildikleri en uygun maddeleri yani bitkileri kullanmaya başladılar. Bu şekilde tamamen tesadüfen bitki seçip vermekle başlayan bu akım, bazen iyileşen bazende zehirlenerek ölen hastalar sayesinde zaman içinde bir bilgi birikimi oluşmasına yol açtı. Bitkilerin hastalıklara karşı kullanıldığına dair ilk yazılı bilgiler, MÖ 3000 yıllarına ait Mısır da bulunana Ninova Tabletleri dir. .Piramitlerde çalışan işçilere mikrobik hastalıklara karşı soğan ve sarımsak verildiği yazar.Bu bilgileri kitap haline getiren eski çağların birçok ünlü hekimi tecrübelerini, bu yolla sonraki nesillere aktardılar. Hipokrat, Galen, İbni Sina, İbni Baytar gibi birçok bilim adamı hangi hastalıkta, hangi bitkilerin nasıl kullanılabileceğine dair kitaplar bıraktılar. 18.YY a kadar bazı Avrupa tıp fakültelerinde İbni Sina nın bitkisel tedavi kitabı, temel ders  kitabı olarak okutulmuştur. Bugün bile şifalı bitkiler olarak çıkarılan bazı kitaplarda İbni Sina nın kitabı referans olarak gösterilebilmektedir. Ancak o günün şartlarında mükemmel bir iş olarak nitelendirilebilecek eser, günümüz bilimsel bakış açısıyla tavsiyeleri takip edilebilecek değil, ancak,  bitkilerle ilgili bilimsel araştırmalarda, hangi bitkiler üzerinde durulması konusunda  başlangıç noktası olarak alınabilecek bir kitaptır. Örneğin eserde ishale karşı bazı bitkiler önerilmektedir ve bunların hemen hemen tamamı sadece ishali durdurabilmektedir. Halbuki günümüz modern tıbbı önce ishalin sebebini ortaya koyup bu sebebi ortadan kaldırmaya yönelik tedavi yi ön planda tutmakta sadece ishali durdurma düşüncesi geri planda kalmaktadır. Çünkü ishale sebep olabilen çok çeşitli problemler vardır ve temel amaç bu problemin ortadan kaldırılmasıdır.    

        Bu gibi uluslararası kabul edilebilecek eserlerdeki bilgiler yanında, dünyanın her bölgesindeki şifacıların nesilden nesile sözlü olarak aktardıkları yada pratik olarak gösterdikleri birçok bitki tedavisi yöntemide günümüze kadar gelmiştir. Halk arasında eskilerdenberi yerel bitkilerle uygulanan  bu tedavi yöntemleri bilimsel olarak incelendiğinde birçoğunun doğru çıkması gerçekten ilgi çekicidir. Bu gerçeğin farkında olan araştırmacılarda 

halk tıbbında kullanılan birçok bitkiyi araştırmışlar ve onlar hakkında bilgiler derlemişlerdir. Örneğin 1946 da Hollandalı eczacı Revers bölgesinde kullanılan ve ana maddesi meyankökü extresi olan bir karışımın gastrit,ülser gibi rahatsızlıklara çok iyi geldiğini rapor etmiş ve bunun üzerine üniversitede meyankökü üzerine yapılan çalışmalarda onun etken maddesi bulunmuş ve gerçektende sözkonusu rahatsızlıklarda fayda sağlayabileceği bilimsel olarak gösterilmiştir. Yine amazon yerlilerinin ok zehiri olarak kullandıkları bir bitkiden, tıpta faydalanılan kürar elde edilmiştir. Bu örnekler dahada arttırılabilir.   Ancak bitki türlerinin çok fazla sayıda olduğunu göz önüne aldığımızda, araştırılması gereken daha birçok bitki olabileceğinide kabul etmemiz gerekir.Özellikle tropikal ormanlar gibi sayısız türün bir arada olduğu coğrafi bölgelerin, hala sürprizlere açık olduğunu düşünüyorum.    

       Görüldüğü gibi bitkiler en az 5000 yıldır insanlığın hizmetinde ilaç olarak kullanılmakta ve onlar hakkında bilgiler sözlü ve yazılı olarak sonraki nesillere aktarılmaktadır. Günümüzde bu bilgiler hızla bilimsel çalışmalarla ayıklanmakta, yanlışlar çıkarılmakta ve doğrular desteklenerek kayda alınmaktadır. Bitkiler hakkında bilgi edinirken bilimsel kaynaklara dayanan yayınlardan faydalanılması onlar hakkında doğru ve güncel bilgileri edinebilmemizin başlıca kuralıdır. Çünkü halk tıbbındaki aslı olmayan birçok söylenti, önemli derecede yanlışbilgilendirmeye ve spekülasyona sebep olabilmektedir. Özellikle sağlıkla ilgili tıp yada eczacılık gibi bir eğitim almayan fakat bitki tedavisi uyguladığını söyleyen çok sayıda  şifacı, kulaktan dolma bilgileri süzmelerini sağlayabilecek bilgi altyapısına sahip olmadıklarından, doğru yanlış uydurma birçok yanlış bilgiye göre tavsiyelerde bulunmakta ve önemli ölçüde kafa karışıklığına sebep olmaktadırlar.  

 

        Ayrıca özellikle modern tıpta kesin tedavisi olmayan hastalıklar başta  olmak üzere,her hastalığa deva olduklarını söyledikleri çeşitli bitkisel karışımlar bulduklarını iddia eden umut tacirlerininde, çok basit yöntemlerle 5000 yıldır bulunamayan bir şeyi bulmaları ihtimalinin çok çok düşük olduğu da açıktır. 

 

TÜRKİYEDE ve DÜNYADA  BİTKİSEL TEDAVİ 

         Türkiye de bitkisel tedavi ile ilgili dersler eczacılık fakültelerinde ve bazı özel tıp fakültelerinde okutulmaktadır. Ancak henüz gerektiği kadar bitkisel tedaviden faydalanılmamaktadır. Buna karşılık aktarlar ve abartılı iddialarıyla şifacılar ülkemizde bitkileri kullanan başlıca gruplardır. 

          Bitkisel ürünlerin çoğu  Tarım Bakanlığı ndan alınan izinlerle gıda destekleri olarak satılmaktadır. Bu tip ürünlerin üzerinde tedavi edici etkilerini yazmak kanunen yasak olmasına rağmen denetim eksikliği sebebiyle birsürü hastalığa iyi geldiği yazılabilir 

         Bazı bitkisel ürünlere Sağlık Bakanlığı ilaç değil fakat araürün ruhsatı vermektedir.  

Bu tarz ürünler eczanelerde satılır ve kalite açısından daha güvenilirdir. Türkiyede bitkisel ürünler reçetelere yazılsada, resmi işlemlerde kabul edilmemektedir. 

        Türkiyede yetişen bitkilerin tıbbi etkileri, üretilmeleri,saklanmaları vs gibi konuları içeren resmi kayıtlar ve çalışmalar pek yoktur. 

         Halbuki Almanya başta olmak üzere İngiltere ve USA da ise durum bizdekinin tersidir. Bilimsel bitkisel tedavi uygulayabilmek için altyapı olarak çalışmalar ve kayıtlar oldukça yeterlidir. Hekimler bitkileri reçetelerine yazabilmektedir. 

            

 

BİTKİSEL TEDAVİDE PROBLEMLER 

      Modern ilaç tedavisi ile bitkisel tedaviler karşılaştırıldığında bazı avantaj ve dezavantajlar sözkonusudur. 

  1. Yanetkiler= İlaçlar piyasaya sürülmeden önce uzun bir hazırlık dönemi ve detaylı araştırmalara tabi tutulurlar. Kimyasal yapıları vücutta nasıl metabolize edildikleri, etkileri, yanetkileri en ince ayrıntılarıyla bilinmektedir.       

       Buna karşılık bitkilerin yanetkileri  pek bilinmemektedir. Bitkilerin yanetkisi olmadığına dair yaygın inanış doğru değildir. Bitkilerde birçok kimyasal maddeyi içlerinde taşımakta ve her maddenin kendine özgü etkileri bulunmaktadır. Özellikle halihazırda bir ilaç kullanılıyorsa bitkisel tedavi yada ürün kullanımında daha dikkatli davranmak gerekir.Yanetkilerin sebebi karıştırılabilir. Fakat bu bilgilerde hızla toplanmaktadır. 

       Özellikle kanser, multipl skleroz, lenfoma ,şeker gibi ilaçla tedavisi tam olarak mümkün olmayan hastalıklarda hastalar, sıklıkla alternatif bitkisel kürleride uygulamaktadırlar. Maalesef bu hastalıklara kesin çözüm bulduklarını söyleyen sahte ve yalancı şifacılara inanılması ve önemli bedeller ödenerek yararlılıkları hiçbir şekilde kanıtlanmamış bu karışımların kullanılması sosyal bir problemdir. Fakat bunların kullanımının ilaç tedavisi 

yapan hekimden saklanması daha büyük bir problemdir. Beta glukanın kanserde faydalı olabileceğini ve  tahıllarda bulunduğunu duyan ehliyetsiz bir şifacı, ilaç tedavisi alan bir kanser hastasına burçak tohumları önermiştir. Ancak burçak tohumlarında şiddetli damarbüzücü bir madde vardır ve tavada kavrulmadıkça bu madde etkendir. Şifacı,tavada kavurduktan sonra kullanılması gerektiğini bilmediğinden hastasına doğrudan tohumları kullanmasını tavsiye eder. Sonuçta hastada şiddetli damarbüzücü etkiye bağlı bazı şikayetler ortaya çıkınca, burçak tohumu kullanımından haberdar olmayan hekim, sözkonusu yanetkilerin kuvvetli kanser ilaçlarından olduğunu düşünür ve tedaviye ara verilmesine karar verir. Daha sonra tesadüfen durum ortaya çıkınca burçak kullanımı durdurulur ve ilaç tedavisine devam edilir. 

      Yapılan araştırmalara göre kanser hastalarının %70 i doktorum izin vermez düşüncesiyle bitkisel karışım kullandığını bildirmemektedir. Yukarıda verdiğim örnekte görülebileceği üzere bu çok yanlış bir davranıştır. 

B- Doz=Modern tedavide ilaç kavramı her uygulandığında ve herkeste aynı tekrarlanabilir etkiyi ortaya çıkaran maddeyi tanımlar. Bitki türlerinde birbirine çok benzeyen türlerin bulunması, özellikle kurutulmuş yada toz haline getirilmiş bitkilerin zor tanınabilmesi, yine çeşitli yörelerde hatta aynı yörede değişik yükseltilerde yetişen türler arasında dahi etken madde yoğunluğunun farklı olabilmesi sebebiyle bitkisel tedavilerde doz ayarlayabilmek zordur. Dolayısıyla hassas doz ayarı gerektiren değil ancak uzun vadeli kabaca dozlarla tedavi uygulanabilecek rahatsızlıklar yada günlük rahatsızlık iyileştirmeleri bitkisel tedavi için uygundur.    

       Öte yandan son yıllarda bitkisel ürünlere karşı ilginin önemli derecede artışının farkında olan büyük firmalar, bazı yollarla bitkilerden elde ettikleri  ürünleri etken madde açısından standardize etme yollarına gitmişlerdir. Bitkisel tabletler yada extreler etken maddeleri açısından oldukça standart olarak kabul edilebilirler. Bu durum doz problemini bir ölçüde çözerken öte yandan bitkinin doğal yollarla kullanımını engelleme gibi başka bir problem ortaya çıkarmaktadır. Çünkü bitkisel tedavi yada destek uygulamak isteyen doğaseverler bunu, bitkinin bizzat kendisiyle doğal yollarla yapmayı tercih etmektedirler.  

      İlaçlar için tedavi edici olmalarıyla, zehirli olmaları arasındaki fark dozdur şeklinde bir deyim vardır. Bu durum bazı bitkiler içinde geçerlidir. Bitkilerin genel olarak zararsız olduğuna dair görüş yanlıştır. Bazı hafif etkili bitkiler gerçektende ne kadar çok kullanılırlarsa kullanılsınlar zehirlenmeye sebep olmazlar. Ancak güzelavratotu,yüksükotu,çiğdem,zakkum gibi kuvvetli etken maddelere sahip olan bitkiler çok ciddi zehirlenmelere yol açabilir.  

C- İlaç Etkileşimleri= Günümüz koşullarında bilhassa yaşlıların hemen hemen tamamı şu yada bu sebeple bazı ilaçlar kullanmaktadır. Bitkilerin içindeki etken  maddeler sürekli kullanılan ilaçların etkilerini arttırıp yada azaltıp bazı problemlere yol açabilirler. Bu tarz etkiler açısından araştırmalar yeterli olmadığından,  bilgi birikimi eksiktir. Dolayısıyla günlük olarak kullanması gereken ilaçları olan hastalar, eğer bitki kürlerine başlıyacaklarsa mutlaka doktorlarını bu durumdan haberdar etmelidirler. Örneğin kan sulandırıcı ilaç kullananlar özellikle sarımsak  haplarıda kullanmayı düşünürlerse, sarımsaktada aynı etki olduğundan, kan istenilenden fazla sulanıp bu durum kanamalara yol açabilir. 

D- Tedavi Uygulayıcıları= Bitkisel tedavi uygulayıcıları genel olarak aktarlar yada bu işi bildiğini söyleyen şifacılardır. Ciddi aktarları bir kenara bırakırsam özellikle şifacı olarak tanımlayabileceğim, her hastalığı iyi edebileceği vaatleriyle karışım yada bitkisel ürün veren 

şahıslar maalesef ne hastalık ne hasta ne ilaç ve nede tedavi bilmektedir. Tamamen ticari kaygılarla, her probleme belli ücretler karşılığında çözüm önermektedirler. Bu gibi şahıslarda bazı ortak özellikler tespit ettim ve bunları okurlarıma iletmek istiyorum. Bilhassa tıpta kesin tedavisi olmayan ağır yada hafif tüm hastalıkları ( kanser,sedef, vitiligo, multipl skleroz) iyileştirici karışımları vardır. En hafif hastalıklarda en kuvvetli tedavilerle bile %100 iyileşme 

sözü vermek zorken bu kimseler, her zaman herkesi %100 iyileştireceklerini söylerler. Bitkiler sadece kendilerinin bildiği bitkilerdir yada bilinen bitkilerse de mutlaka kendilerinin bildiği bir ayırım sonrası o özelliğe sahip olanlar kullanılmalıdır. Eğer karışımsa, ya bazı bitkileri yine kendilerinden başka kimse bilmez yada karışımın nasıl yapılacağı çok önemlidir, kendisi bizzat yapmazsa işlemez. Kısaca siz kendiniz aktardan alıp ilacı hazırlayamazsınız, mutlaka onun hazırladığı ilacı kullanmanız gerekmektedir. Hastanın raporlarını filimlerini ister onlara bakar ve yorum yaparlar. Halbuki bir hekim bu yorumları yapabilmek için 6 yıl gece gündüz çalışmakta birçok hocası tarafından birebir eğitilmekte ve birsürü sınav vermektedir.    

    İşte şifacıların bu gibi inanılmaz  saçma sapan iddiaları,  hekimlerin bitkisel tedaviye mesafeli davranmalarının önemli sebeplerinden biridir. 

E- Etkinliklerinin Abartılması= Eski bitkisel tedavi kaynaklarında bitkiler, her türlü hastalığı tedavi edebilen doğal olduğundan hiçbir zararı olmayan şifa kaynakları olarak tarif edilmiş ve bu tarifin etkileri günümüzde de hala hissedilmektedir. Bu gibi abartılı iddialar somut deliller arayan eczacı ve doktorların bitkilere olan bakış açısını negatif olarak etkilemektedir. 

F- Sahte Ürünler= Bitkisel ürünler ilaçlar gibi çok ciddi denetimlere tabi olmadıklarından, ürünlerin kaliteleri hakkında devletin yeterli denetimi yoktur.Birbirine çok benzeyen bitki türleri vardır.Özellikle kuruduktan sonra ayırt etmek oldukça zorlaşır. İşte bu sebeple bazen gerçek tıbbi bitki yerine, tıbbi etkisi olmayan benzer türler verilebilmektedir. Buna tağşiş adı verilir. Almanya dan başlamak üzere bitkisel ürünlerin denetimi ve kalitelerinin sabitlenmesi açısından bazı çalışmalar yapılmaktadır. 

 

       

BİTKİSEL TEDAVİDE AVANTAJLAR 

  1. Vücudun Toleransı= Vücuda dışarıdan alınan tüm maddeler enzim sistemleri sayesinde belli etkileşimlere girerek sonuçta dışarı atılırlarBitkiler içindeki organik kimyasal maddeler,labratuarlarda sentetik yollarla elde edilen maddelere göre vücudun enzim sistemi tarafından daha kolay metabolize edilmektedir. Buda karaciğer ve böbrek üzerine daha az yük demektir. 
  1. Hasta Tatmini= Özellikle son dönemlerde tüm dünyada doğal ürünlere olan ilginin artmasıyla ortaya çıkan akım sonucu hastalar doğal ürünler kullanımından memnun olmaktadırlar. Tedaviden fayda görüleceğine inanmanın, tedavi üzerine olumlu etki yaptığı genel olarak kabul görmektedir. 
  1. Uzun Süreli Kullanım= Birçok bitki hafif etkili olduklarından ne kadar kullanılırlarsa kullanılsınlar zehirlenmeye sebep olmazlar. Özellikle ilaca gerek duyulmayabilecek hafif şikayetlerde uzun sürelerle rahatlıkla kullanılabilir. Bu sayede kuvvetli ilaçların vücuda gereksiz yük oluşturması engellenmiş olur. 

 

GÜNÜMÜZ TIBBINDA BİTKİLERİN KULLANIMI 

         Eski dönemlerde en çok kullanılan tedavi yöntemi olan bitkilerle tedavi, yerini zaman içinde tamamen ilaçlara bıraktıktan sonra günümüzde tekrar yavaş yavaş modern tıp alanlarına girmeye başlamıştır. Aslında tedavi şekilleri hep birlikte değerlendirildiğinde, şu yada bu tedavi yönteminin tamamen reddedilmesinin çok yanlış bir hareket tarzı olacağı açıktır. Önemli olan tüm tedavi yöntemleri içinden, hasta ve hastalığa en uygun yöntemin seçilerek onun uygulanmasıdır. Bu açıdan baktığımızda bitkiler bazı noktalarda ön plana çıkmaktadır. Koruyucu tıpta yine bitkilerin önem kazandığı başka bir tıp alandır. 

 

  1. Sağlıklı Beslenme 

            Yeterli miktarlarda gerekli olan tüm besin çeşitlerinin tüketilmesi olarak özetleyeceğimiz sağlıklı beslenmede tüm uzmanlar sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeye önem verilmesini vurgulamaktadır. Hormonsuz ve GDO suz (genetiği değiştirilmiş organizmalar) ürünlerden seçmeye gayret ederek organik mevsim meyve ve sebzelerinin tüketilmesi tavsiye edilmektedir. Mevsiminde yetişen meyve ve sebzeler turfandaya nazaran daha az hormon vs içermektedir. 

  1. Hastalıklardan Koruyucu Maddeler 

          Cvitamini, antioksidanlar, betaglukanlar, omega3  vb birçok  madde bitkiler içinde mevcuttur ve bu maddelerin başta kanser olmak üzere birçok hastalığa karşı koruyucu etkileri olduğuna dair ciddi veriler bulunmaktadır. Bu araştırmalar üzerine sözkonusu maddeleri içeren tablet benzeri birçok ürün herkesin koruyucu olarak kullanması tavsiye edilerek piyasaya sürülmüştür. Bunların kullanımına gerek olup olmadığı büyük bir bilimsel tartışma konusudur. Şahsi kanaatim sebze ve meyve ağırlıklı dengeli beslenen sağlıklı bireylerde, böyle bir kullanımın çok gerekli olmadığı doğrultusundadır. 

  1. Vitaminler 

         Bitkilerin ilaçlara karşı en kuvvetli olduğu alan olduğunu söyleyebilirim. Birçok uzman sebze ve meyvelerden elde edilen vitaminlerin ilaçlardan alınacak vitaminlerden çok daha faydalı olacağı görüşündedir. Hergün bir vitamin hapı yerine hergün bir elma daha fazla uzman tarafından önerilmektedir. Yeterli çeşitlilikte sebze ve meyveyi diyetinde barındıran bir şahsın vitamin ilaçlarına ihtiyacı olmadığı genel kabul görmektedir. Ancak eğer yeterince çeşitli beslenelemiyorsa zaman zaman içinde çeşitli vitamin ve mineralleri içeren multivitamin kürleri uygulanabilir.  

  1. Şikayet Giderici Olarak 

        Çeşitli hastalıklar vücudda çeşitli şikayetlere sebep olabilirler ( mide ağrıları,öksürük,ishal,uykusuzluk vs ) Modern tıbbın hedefi temel olarak bu şikayetlere değil, şikayetlerin sebebi olan hastalıklara ( gastrit, bronşit, barsak iltihabı, depresyon) yönelik tedavi uygulamaktır. Ancak bazı durumlarda sadece şikayetlere yönelik tedavilerde yapılabilmektedir. İşte bu noktada özellikle şikayetler, ilaç kullanmayı gerektirmeyecek derecedeyse  bitkisel tedavi çok uygun bir seçimdir.  

   Örneğin uykusuzluk problemi olan bir hastada uyku ilaçlarına başlamadan önce rezene,anason,lavanta, kediotu gibi sakinleştirici ve uyku verici bitkisel çaylar denenebilir. Bu çayların uyku ilaçları kadar alışkanlık ve bağımlılık yapma potansiyelleri yoktur. Dolayısıyla ilk adımda tercih edilmeleri gayet mantıklıdır. 

    Diğer bir örnek olarak sıkıntı,stres yada migren sebepli başağrılarında ağrıkesicilerden önce naneyağının kullanılmasını verebiliriz. Ağrıkesiciler sürekli kullanıldıklarında zamanla etki etmemeye başlarlar.Doz arttırılmak zorunda kalır. Bir dönem sonra dozu arttırmakta yeterli olmaz ağrıkesici türünü değiştirmek gerekir. Bu problem böyle sürüp gider. İşte bu aşamalara gelmemek yada en azından geciktirmek amacıyla şakakların ovulması yada koklamak suretiyle naneyağının ağrıkesici etkilerinden faydalanılabilir. 

  1. Hastalık Tedavisinde 

              Bazı hastalıklarda bitkilerin doğrudan hastalığa yönelik tedavi edici etkilerinden faydalanılabilir. Gastritte meyankökü, papatya , soğukalgınlığında adaçayı,ıhlamur hafif depresyonlarda sarı kantaron doğrudan hastalığa yönelik olarak, ilaç kozunu kullanmadan önce bir alternatif olarak değerlendirilebilir.   

 

 F-Destek Tedavi 

           Hastalık için uygulanan modern tıbbi tedavinin yanında uygulanan tamamlayıcı yada destek olarak tanımlanan bitkisel ürünlerin kullanıldığı tedavilerdir. Bu tedavi şekli en sık kanserli hastalarda görülmektedir. Umutsuz görülen durumda, hertürlü  çözüm önerisini bir ümit olarak değerlendiren hastalar, bitkisel tedavi uygulamalarına çok sık başvurmaktadır. Bu durumu bir ölçüde kontrol altına almak isteyen modern tıp, bazı bitkilerin kullanımını tamamlayıcı tedavi olarak kabul etmektedir. Yada bademciklerin mikrobik hastalıklarında antibiyotik tedavisi yanında önerilebilecek adaçayı içilmesi ve gargarası tavsiyesi yine destek tedavi olarak isimlendirilebilir.  

 

BİTKİSEL TEDAVİ NASIL UYGULANMALI 

      Günümüzde bitkisel tedavi uygulayıcıları, genellikle herhangibir sağlık eğitimi almamış, sadece kulaktan dolma bilgilerle  tedavi veren şifacılardır. Ancak gelişen teknoloji ile hastalıklar konusunda çok ayrıntılı bilgiler edinebilen ve bu bilgiler doğrultusunda aynı hastalığa bile sebebine göre değişik tedaviler uygulayan doktorların tedavi yöntemlerini düşündüğümüzde, bu ayırıcı teşhislerin hiçbirisini yapamayacak olan şifacıların tedavi uygulamalarının ne kadar basit ve genel kalacağı açıktır. 

    Şifacılar hastalıkların ayırıcı teşhislerini yapamadıklarından, eğer doktora gitmeden onlara gidilirse sadece şikayetlere yönelik tedavi uygularlar . Halbuki bu çok ciddi problemlere yol açabilecek bir uygulamadır. Örneğin çok basit gibi görülen bir öksürük doktora gitmeden şifacıların verdiği bitkilerle bir süreliğine iyileştirilebilir. Ancak bitkiler bırakıldığında tekrar başlayan öksürüğün sebebini öğrenmek için doktora müracaat ettiğinizde, sebep akciğer kanseri çıkarsa şifacının hastalığı bilmeden, sadece belirtiye yönelik  verdiği tedavi döneminde geçen süre kanserin erken teşhisini engelleyecek, belkide tam tedavisini imkansız hale getirecektir.     

    Bu bilgilerin ışığı altında bitkisel bir tedavi nasıl uygulanmalıdır? 

 

  1. Doktor Teşhisi 

         Birçok hastalıkta erken teşhis, hastalığın kolay ve tam iyileştirilebilmesi için çok önemlidir. Dolayısıyla mevcut rahatsızlığımız için ilk adım mutlaka doktor tarafından sebebin ortaya çıkarılması yani hastalığın teşhisinin konulmasıdır.  

  1. Tıbbi Tedavi 

   Doktor tarafından teşhis konulduktan sonra tabiidirki bir tedavi verilecektir.Bu tedavi  kesinlikle uygulanmalıdır. Genellikle tıpta kesin olarak tedavi edilemeyen hastalıklarda insanlar bitkisel tedavi önerilerine başvurmaktadır. Eğer bu tip bir hastalığımız varsa ve bitkisel tedavi almaya karar verdiysek bunu mutlaka doktorumuza bildirmeliyiz. Doktor belki kendi tedavisi ile birlikte yada belkide kendi tedavisinin bitiminden sonra bu tedaviyi uygulamanıza izin verecektir.  

  1. Bitkisel Tedavi  

      Tabiidirki en doğrusu tıp doktoru tarafından uygulanmasıdır.Bazı doktorlar bitkisel tedavilerde uygulamakta ve tavsiyelerde bulunmaktadır. Kesinlikle her hastalığı kısa sürede iyileştireceklerini söyleyip bazı durumlarda sizi çok fazla umutlandırmazlar, ama gerçek budur. Gelecek yıllarda daha fazla sayıda bitkisel tedavinin, daha fazla sayıda doktor tarafından önerileceğini düşünüyorum.Ayrıca  bitkisel tedavi derslerinin fakültelerde okutulmasıyla bu konu daha iyi bir konuma gelecektir. Özellikle bitkisel tedavinin en fazla suistimal edildiği kanser vakalarında, kontrolsüz bitkisel tedavi kullanımını engellemek amacıyla onkoloji kliniklerinde, tamamlayıcı tedavi olarak bitkisel kürlerde doktorlar tarafından tavsiye edilmektedir. 

     Eczacılar mevcut eğitime göre bitkisel tedavi hakkında en fazla sayıda dersi gören sağlık meslek gurubudur. Doğru bitki türlerinin seçimi ve kullanılması onların gözetiminde de yapılabilir. Ayrıca mevcut kullanılan ilaçlar varsa, bitkilerin bunlarla güven içinde kullanılıp kullanılamayacağı vs eczacıların ilgi alanındadır.    

      Ciddi aktarlar sağlık bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış ve satabilecekleri bitkiler bir liste olarak kendilerine verilmiştir. Zehirleme tehlikesi olmayan bu bitkileri  satabilirler. Sıklıkla  basit şikayetlerin giderilmesine yönelik bazı bitkiler verebilirler. Ancak amaç hastalık tedavisi ise doktor yada eczacı tercih edilmelidir. 

 

TEDAVİDE KULLANILACAK BİTKİLER 

       İlaç= 

     Ara Ürün= sağlık bakanlığı ruhsatlı destek olarak tanımlanan ürünler 

     Basit Bitkisel Ürünler=   

 

 

                                    ADAÇAYI 

 

Latince İsim 

      Salvia Officinalis ( Tıbbi adaçayı ) 

      Salvia Triloba  ( Anadolu adaçayı ) 

 

Bitki 

     Salvia officinalis, 70 cm e kadar uzayabilen,dalları tüylü,grimsi yapraklı, morumsu mavi çiçekli bir çalıdır. Akdeniz ülkeleri bitkisidir. Ayrıca Kuzey Amerika da yetiştirilmektedir. 

      Benzer birçok tür vardır ancak etken maddeler en yoğun olarak officinalis türündedir.Ülkemizde  satılan adaçayı türleri genelde officinalis olmadığından istenilen etkiler elde edilemeyebilir.Bu sebeple ithal adaçaylarında officinalis türü özellikle tercih edilmelidir. 

       Bitkinin kurutulmuş yada taze yaprakları kullanılır. Tıbbi adaçayının en iyisi dalmaçya adaçayı ve ekim ayında toplananıdır.    

     Salvia Triloba yani Anadolu adaçayı ise yine 120 cm e kadar uzayabilen, dalları tüylü, yaprakları grimsi ve çiçekleri leylak renkli bir çalıdır.  

    Adaçayının anadoluda yetişen türüdür.Benzer etkileri sebebiyle officinalis türü yerine kullanılmaktadır.Ancak onun kadar etkili değildir. Batı ve güney Anadolu da daha sık yetişmektedir. 

     

Tarihçe 

    Adaçayı yapraklarının en eski çağlardan beri tedavi alanında kullanıldığı bilinmektedir. Zaten bitkinin bilimsel ismi olan salvia Latince salvare, yani korumak, muhafaza etmek kelimesinden türetilmiştir. Ortaçağ da adaçayı her derde deva olarak kabul ediliyordu. O dönemlerde Bahçesinde adaçayı yetişen bir kimse niçin ölüyor diye bir deyim bile yayılmıştı. Hatta devamlı kullanımın ölümsüzlüğü sağlayacağına dair iddialar bile vardı. 

 

Tıbbi Etkiler 

    En önemli etkisi mikrop öldürücü olmasıdır. Bu sebeple ağız ve boğazın iltihabi hastalıklarında harici olarak kullanılmaktadır. Bu tarz kullanımda en iyi bitkidir. 

     Ayrıca kuvvet verici, kan dolaşımını arttırıcı ve uyarıcı etkiside olması soğukalgınlığı, anjin, grip gibi hastalıklarda avantaj sağlar. Yine bu etki sebebiyle kalp yetmezliklerinde destek olarak  kullanılmaktadır. 

    Baharlı tadı sebebiyle iştah açar,hazmı kolaylaştırır ve barsak gazlarını giderir 

    Rahimde kasılmaya sebep olarak adet kanını söktürür. 

    Terlemeyi azaltır. 

     Adaçayı buharı astım krizlerini önleyici etkiye sahip olabilmektedir. 

 

Kullanım 

      Boğazağrısında gargara olarak en iyi bitkidir. 2-3 çaykaşığı adaçayı bir fincan çok sıcak su içinde 10 dk bekletilir. Dayanabilecek sıcaklığa gelince gargara yapılır. Bu işlem 2 saat aralarla günde 3-9 kez tekrarlanabilir. Kullanılacak çay hergün taze demlenmelidir.  Demleme sırasında 1-2 çaykaşığıda ekinezya eklenirse olumlu etkileri olabilir. Aynı çay içilmek suretiylede ek fayda sağlanabilir. 

      Basit yaralara pansuman olarakta bu çay gazlıbez yada pamukla kullanılabilir. 

      Kalp yetmezliklerinde 1 lt kaynamış suda 50gr adaçayı demlenerek hazırlanmış çaydan günde 4 kez bir bardak içilir.   

     İştahaçıcı olarak 2 çaykaşığı adaçayı bir fincan kaynamış suda 10 dk demlenerek yemeklerden 1 saat önce yavaşça içilir. Mide ve bağırsak gazlarını gidermek  için sözkonusu çay yemeklerden sonra içilir. İstenilirse tatlandırılabilir. 

     Adet kanı söktürmesi için kanamalı dönemde aynı çay günde 3-4 kez içilir. 

     Yazları çok terlemeden şikayet edenler bu dönemde adaçayı içerek terlemeyi azaltabilirler. 

      Ağız kokusu için yaprakları çiğnenebilir. 

     Zindelik verici etki için adaçayı banyosu hazırlanabilir. Bir küvet dolusu ılık suya birkaç avuç tercihen taze adaçayı atılarak 30 dk kadar suyun içinde oturulur. 

       Çay dışında bitkinin yağıda bulunabilir. Bir fincana 3-5 damla uygun dozdur. 

        Astımda rahatlama sağlamak için odada adaçayı kaynatılabilir. 

Yan Etkiler 

     Rahim kaslarını etkileyerek düşüğe sebep olabileceği için hamile bayanlar kullanmamalıdır. 

 

                                       ADASOĞANI 

 

Latince İsim 

    Urginea Maritima 

 

Bitki 

   1 mt boyunda, sonbaharda beyaz renkli çiçekler açan kökü soğan, otsu bir bitkidir.Adasoğanının  birde kırmızı çiçekli bir türü mevcuttur. 

   Akdeniz bölgesi bitkisidir. Türkiyede de Güney Anadoluda ve ege Akdeniz kıyı şeridinde rastlanır. Kırmızı çiçekli tür daha çok Kuzey Afrika da bulunur. 

   Bitkinin soğan kısmı toplanarak dilimler halinde kesildikten sonra kurutulur. Toz haline getirilir. 

 

Tıbbi Etki 

     Kalpte daha kuvvetli kasılmalar meydana getirirken kalbin atım sayısını azaltır. Bu şekilde kalp çalışmasını daha ekonomik hale getirir. Bu sebeple kalp yetmezliklerinde faydalıdır. 

  Sıkıntı stres sebebiyle oluşan kalp ritim bozuklukları, çarpıntı hissi gibi şikayetleri giderebilir. 

   Böbrek kan akımını arttırarak idrar söktürücü rol oynar. 

 

Yan Etkiler 

     Zehirli bir bitkidir. Yüksek dozları zehirlenmeye yol açabilir. Bulantı,kusma,görme bozuklukları,başağrısı, kalpte ritim bozukluğu zehirlenme belirtileridir. Daha yüksek dozlar ölümle sonuçlanabilir. 

 

Kullanım 

      Kırmızı çiçekli olan tür fare zehiri olarak bilinir. 

      Beyaz çiçekli olan tıbbi tür ise taze olarak kullanılmaz.Tahriş edici olduğundan bulantı,kusma, ishale sebep olabilir. Kurutulmuş adasoğanı tozu 0.1 gr olarak günde 3-4 kez yutulur. 

 

İlaç Etkileşimleri 

      Kalp yetmezliği ilaçlarının etkisini arttırarak zehirlenmeye yol açabilir. Kullanım olacaksa mutlaka doktor bilgisi dahilinde olmalıdır. 

     

 

                                     AKDİKEN 

 

Latince İsim 

    Rhamnus Catharticus 

 

Bitki 

     Mayıs haziran aylarında sarı-yeşil renkli küçük çiçekler açan, 4-5 mt boyunda,dikenli,bezelye büyüklüğünde morumsu siyah meyvaları olan bir ağaçtır. 

    Tüm Avrupa,Batı Asya ve Kuzey Afrika da rastlanmaktadır. Nemli ormanları sevdiğinden ülkemizde daha çok Kuzey Anadolu da görülmektedir.  

                Taze yada kurutulmuş meyvaları kullanılır. 

 

            Tıbbi Etkiler 

                Kalın barsakta su emilimini azaltıp hareketleri arttırarak dışkılamayı kolaylaştırır. 

 

            Kullanım 

                  20 kadar taze meyve yenilmesi şiddetli ishale yol açabilir. Kurutulmuş myva kullanılacak ise 2 gr doğrudan yada kaynamış su dökülerek çay haline getirilip günde 2 kez 

içilir. 

         Tüm dışkı yumuşatıcılar 1-2 haftadan daha uzun süre kullanılmamalıdır. Bağırsak tembelliğine yol açabilir. 

 

 

                                                ALIÇ 

 

Latince İsim 

  Cratageus oxycantha 

  Cratageus  monogyna 

  Crategeus  laevigata 

 

Bitki 

   Gül ailesinden birçok türü olan bir bitkidir. 3-4 mt yüksekliğinde ilkbaharda kokulu pembemsi beyaz çiçekler açan, orman ve yol kenarlarında rastlanan, koyu sarı yada esmer kırmızı meyvaları olan bir ağaççıktır. Meyvalar sonbaharda kasaba pazarlarında ipe dizilmiş olarak çocuklara satılır.Mayhoş bir lezzeti vardır. Başlıca yukarıdaki türler tıbbi etkilere sahip olup diğerleri bu türler kadar etkili değildir. 

   Kuzey Amerika, Avrupa ve Asyanın ılıman iklime sahip bölgelerinde yetişmektedir. 

   Çiçekler,yapraklar ve meyveler kurutularak kullanılır. 

 

Tarihçe 

    Antik Yunan ve Roma da alıç neşe, mutluluk gibi duyguları sembolize ediyor ve bu sebeple gelinlerin ellerinde tuttukları çiçek demetlerine koyuyorlardı. Ayrıca yeni doğan çocukların ruhunu kötü güçlerden korumak içinde yine alıç vardı. 

    Bu dönemlerden süregelen inançla ortaçağda alıç dallarını kesmenin eve cinleri ve beraberinde kötü güçleri getirdiğine inanılıyordu. 19 YY da İngiltere de çitlerin kenarına dikilen başlıca bitkiydi. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Kalp damarlarında genişlemeye yol açarak kan dolaşımını arttırır. Bu sebeple koroner hastalarının kalp ağrıları şikayetlerini azaltır. Yaşlılarda olumlu etki daha belirgindir. 

    Özellikle yaşlılığa bağlı kalp yetmezliklerinde kalp hücrelerinde çalışma kapasitesini arttırarak hafif ve orta şiddette yetmezliklerde faydalı olabilir. Günlük aktivitede kapasite artışı görülür. 

     En önemli etkilerinden biri yaşlılarda görülen yada  kalp atışlarında artış ile birlikte olan ritim bozukluklarını düzeltebilmesidir. 

.    Tansiyonu yüksek hastalarda kalp daha kuvvetli çalıştığından kalp kasları yorulur. Bu sebeple yüksek tansiyonlu hastalarda kalp kaslarına destek olarakta başvurulabilir. 

     Kalpte enfarktüs sonrası iyileşme döneminde de olumlu etkilerinden faydalanılabilir.  

    Özellikle zehirli maddeler içermemesi nedeniyle uzun süre güvenle kullanılabilmesi avantajdır.  

   Antioksidan yani vücuda biriken zehirli maddeleri etkisiz hale getiren özelliğe sahip bileşikler içermektedir. 

   Kan yağlarını düşürür. Dolayısıyla damar sertliğine karşı koruyucudur. 

   Sıkıntı ve stres giderici hafif sakinleştirici olarak rol oynar. 

     

Kullanım 

     Hafif etkili bitkisel ilaçlara çok iyi bir örnektir. Etkilerini gösterebilmesi için 6-8 hafta gibi kullanılması gerekir. Eğer kalp rahatsızlığı için kullanılıyorsa mutlaka bir doktor kontrolunda olmalıdır. Tansiyon ve nabız düzeni sık sık takip edilmelidir. 

    2 çaykaşığı kuru bitki bir fincan kaynamış suda 20 dk demlenerek elde edilen çay ilk hafta günde 3 kez ve takip eden haftalarda ise sabah akşam olmak üzere günde 2 kez içilir. 

   Alıç tentürü 10-20 damla günde 2-3 kez dozunda içilebilir. 

 

İlaç  Etkileşimleri 

     Kan sulandırıcı ilaç kullananlarda kanama riski olabilir. Kalp yetmezliği ilaçlarında ise onların etkisini arttırır. 

     

      

  

 

                                     ANASON 

 

Latince İsim 

    Pimpinella Anisum 

 

Bitki 

   50 cm boyunda,kalp şeklinde yaprakları olan, yazın beyaz çiçekler açan çok güzel kokulu bir bitkidir. 

   Uzakdoğu bitkisi olmakla birlikte günümüzde Türkiye, Avrupa ve Orta Amerika da da yetiştirilmektedir. 

    Anasonun etkili bölümü tohumlarıdır 

 

Tıbbi Etkiler 

    Frenk kimyonu ve rezeneye göre daha hafif olmakla birlikte mide va bağırsak gazlarını giderici etkiye sahiptir. Ancak mükemmel kokusu sebebiyle tercih nedeni olabilir. 

   Baharlı lezzeti sebebiyle tükrük ve mide salgılarını arttırarak iştah açar. 

   İçerdiği etken madde anethol sakinleştirici hatta uyutucudur. Hem gaz giderici hemde uyutucu olması sebebiyle önceki yıllarda bebeklerde çok kullanılırdı.Ancak günümüzde bu kullanım terk edilmiş yerini rezene almıştır. 

   Balgam söktürücü etki ise rezeneden daha fazladır ve bu alanda oldukça iyidir. 

   Mikrop öldürücü etkisi sebebiyle soğuk algınlıklarında kullanılır.  

   Aromatik kokusunun böcek kovucu özelliğide vardır. 

 

Kullanım 

     2-3 çay kaşığı anason tohumu dövülerek bir fincan kaynamış suda 10 dk kadar demlenerek anason çayı elde edilir. İştah açıcı olarak tatlandırılmış çay yemeklerden 1 saat kadar önce, gaz giderici olarak kullanılacaksa yemeklerden hemen sonra günde 3 kez sıcak olarak yudum yudum içilir. 

    Soğuk algınlıklarında destek  yada  balgam söktürücü olarak kullanılacaksa anason çayı günde 3-4 kez içilebilir. 

     Ağız ve boğaz iltihaplarında şekersiz ılık  çay gargara olarakta fayda sağlayacaktır. Ayrıca bir tencereden buharı solunmak suretiylede kullanılabilir. Bu amaçla kaynar suya atılan bir avuç dövülmüş anasondan çıkan buhar nefes alarak solunum yollarınaçekilir.  

    Mikrop öldürücü olduğu için göz iltihaplarında pansuman olarakta kullanılır. Anason çayı şekersiz ve ılık olarak bir pamuk yada gazlıbeze emdirilip arpacık yada konjonktivit gibi durumlarda pansuman yapılır. 

    Uyku zorluğu olanlar ise yatmadan önce 1-2 bardak aynı çaydan içebilirler. 

    Anason yağı kullanılacak ise günde 2-10 damladan fazlası sersemlik ve uyku verir. 

 

Yan Etkiler 

    Kan sulandırıcı ilaç kullananlarda kanama süresini uzatabileceği için dikkat edilmelidir. Ayrıca nadirde olsa bazı alerji vakaları bildirilmiştir. 

 

 

                                          ARNİCA 

 

Latince İsim 

    Arnica Montana 

Bitki 

    20-50 cm boyunda, ilkbaharda portakal sarısı renkli çiçekler açan, toprağa yakın yaprakları olan bir çiçektir. 

    Güney Rusya,İskandinvya ve Avrupa da Alpler in eteklerinde koloniler halinde bulunur. 

    Çiçeklenme döneminden hemen önce toplanan yapraklar ve kökler ile  çiçekleri etken maddeleri içermektedir. Kurutularak kullanıma hazır hale getirilir. 

 

Tarihçe 

     Avrupa da ortaçağdan beri çeşitli amaçlarla dahilen ve haricen kullanıldığı bilinmektedir. Ünlü Alman yazar şair ve bilim adamı Goethe nin yaşlılık döneminde koroner kalp  damarları daralmasına bağlı ağrıları için arnica çayı içtiği bilinmektedir. 

 

Tıbbi Etkiler 

     Haricen kullanıldığında yara iyileştirici, mikrop öldürücü ve hafif ağrı kesici etkileri vardır.Bu sebeple vücutta çeşitli sebeplerle meydana gelen yaralanmalarda kullanılabilir. 

    Kronik ağız ve boğaz iltihaplarında gargara olarak kullanıldığında rahatlama sağlar. 

Bronşit ve sigaraya bağlı öksürükler sebebiyle oluşan ağız boğaz tahrişlerinde de aynı şekilde kullanılabilir. Kan dolaşımını arttırıcı olması bu etkilerinde rol oynamaktadır. 

   Dahilen kullanımda da kan akımını arttırıcı etkileri olduğundan yaşlılığa bağlı kalp yetmezliklerinde ve kalp damar daralmasına bağlı ağrılarda kullanılabilecek olmasına rağmen yan etkileri ve zehirliliği sebebiyle illede kullanılacaksa kısa süreli kullanılmalıdır. 

       Bağışıklık sistemini aktive edici olmasıyla mikrobik hastalıklara karşı koruyucu olarak özellikle grip salgınlarında denenebilir. 

      Şeker hastalığı sebebiyle meydana gelen görme bozukluklarında faydalı olduğu deneysel olarak kanıtlanmış ancak henüz yaygın kullanıma geçilmemiştir. 

 

Yan Etkiler 

    Haricen göz ve mukozalarda tahrişe yol açabilir. Normal deri üzerinde de çok uzun süre kullanılmamalıdır. 

   Dahilen kalpte ritim bozukluğu,titreme, bayılma ve ishal,kusma,karın ağrısı gibi sindirim sistemi şikayetlerine yol açabilir. 

   Yüksek dozlarda ölüme sebebiyet verebilecek kadar zehirlidir. 

        

Kullanım 

    Dahili kullanım için 1-2 çaykaşığı kuru bitki 1 bardak kaynamış suda demlenir ve günde 2 kez içilir. Ancak bu tedavi 1 yada en fazla 2 haftayı geçmemelidir. 

   Aynı çay şekersiz halde gargara olarak ta kullanılabilir.Arnica tentürü kullanılacaksa bir bardak suya 5-10 damla tentür konur. 

    Yaralarda kullanım amacıyla jel,pomad ve yağları vardır. 

    

 

                                    BARUT AĞACI 

 

Latince İsim 

   Rhamnus Frangula 

 

Bitki 

    2-6 mt boyunda, kışın yapraklarını döken, bezelye büyüklüğünde siyah meyveleri olan, beyazımsı yeşil çiçekli bir ağaçtır. 

   Bütün Avrupa da görülen ayrıca Batı Asya ve Kuzey Amerika da da mevcut olup ülkemizde daha çok  Kuzey ve Orta Anadolu dağlarındadır. 

   Mayıs ve haziranda gövde ve dal kabukları soyularak tahriş edici etkiyi ortadan kaldırmak için kurutulup 1 yıl beklendikten sonra yada 100 C de kurutulduktan sonra kullanılabilir. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Kalın bağırsakta sıvı emilimini azaltarak, hareketi hızlandırır ve dışkılamayı kolaylaştırır. Bu etki sinameki yada aloe ye nazaran daha hafif olmakla beraber, bağırsak tembelliğine yol açması çok daha uzun zaman alacak olması avantajıdır. 

Bu sebeple tuvalete zamanında çıkmayı alışkanlık edinmeyip erteleyen kimselerde hafif bir itici güç olarak uygundur. 

 

Kullanım 

     2 gr kuru kabuktozu üzerine bir fincan kaynamış su dökülerek 10 dk demlenir ve bu çay sabah akşam içilir. Tüm dışkı yumuşatıcılarda olduğu gibi en fazla 2 hafta süreyle kullanılabilir. 

     Etki yeterli olmazsa biraz sinameki eklenebilir. 

     

                                 BEŞPARMAKOTU 

 

Latince İsim             

    Potentilla Erecta 

 

Bitki 

    30-50 cm yüksekliğinde, sarı çiçekli, parçalı yapraklı otsu bitkidir. 

    Tüm Avrupa da, Kuzeybatı Afrika da, ormanlarda dağlarda kırlarda rahatlıkla rastlanabilir 

                 Topraklatında kalan kısımları kurutularak kullanılır. 

 

          Tıbbi Etkiler 

                Dahili olarak ishal kesici ve harici olarak ise ağız ve boğaz hastalıklarında kullanılır. 

           Hem akut ishallerde hemde kronik bağırsak hastalıklarında gelişen ishallerde semptomatik olarak faydalıdır. 

 

     Kullanım 

         3 çorbakaşığı kuru beşparmakotu yarım litre suda 5 dk kaynatılarak soğutulur ve hazırlanan bu çay günde 3-4 fincan olarak içilir.  

        Tentürü bulunabilirse bir fincan suya 15 damla olmak üzere damlatılır. 

               

 

 

                                             CENTİYANE 

 

Latince İsim 

      Gentiana Lutea 

 

Bitki 

     Gentiana ailesinde tıbbi amaçlarla kullanılan birkaç tür daha olmasına rağmen, en sık bulunan ve tüketilen sarı çiçekli centiyane dir. 1 mt lik otsu bir bitkidir. 

     Güney ve Orta Avrupa dağlarından başlamak üzere Asya dağlarına kadar birçok bölgede yüksek rakımlarda rastlanır. Ancak çok fazla toplanmış olmaları nedeniyle günümüzde doğada rastlamak zordur. Bu sebeple çiftliklerde yetiştirilmeye çalışılmış ve önemli başarı  G. Lutea türünde elde edilmiştir. 

      Centiyane yavaş büyüyen bir bitki olduğundan 4-5 yıllık bitkilerin kökleri toplanarak kurutulur ve toz haline getirilir. İlaç olarak bu kısım kullanılır. 

 

Tarihçe 

     Centiyane Miladdan önce Lidya Kralı Gentius un savaşta aldığı yaraları iyileştirdiğinden beri haricen yara iyileştirici olarak bilinir. Zaten bitkinin adıda bu olaydan gelmektedir. 

     Ortaçağda mikrobik hastalıklara karşı ve zehirlenmelerde panzehir olarak kullanılıyordu. 

 

Tıbbi Etkiler 

      Centiyane tipik bir acıdır. Avrupa da bulunan acı bitkiler içinde en önemlisidir. Acı tadı sebebiyle mide kan dolaşımını ve hareketlerini,asit salgısını arttırır. Dolayısıyla iştah açar, sindirimi kolaylaştırır ve mide bağırsak gazlarını giderir. Mide asit salgısının azalmasıyla karekterize sindirim problemlerinde,bazı hastalıklar sırasındaki iştahsızlıklarda, çocuklarda görülen iştahsızlıklarda güvenle tavsiye edilebilir. 

      Derideki yaraların iyileşmesini hızlandırdığı iddia edilmektedir. Kan dolaşımını hızlandıması sebebiyle bu mümkün olabilir. 

 

Kullanım 

      İştah açıcı etki için yaklaşık 1-2 gr kuru kök üzerine 1 fincan kaynar su dökülerek 10 dk demlenir.. Soğuduktan sonra ılık olarak yemeklerden 30 dk önce bir içilir. Çok acı olan tadını kırmak için biraz kimyon yada bal katılabilir.   

      Mide asiditesini arttırdığından mide ve bağırsak ülserli hastalarda kullanılmaması gerekir. 

      Derideki yaraları iyileştirmek için aynı çay günde 4 kez içilip ayrıca  yara üzerine, gazlıbeze dökülen tatlandırılmamış çayla kompres yapılır. 

 

 

                                      CIVANPERÇEMİ 

 

Latince İsim 

    Achillea Millefolium 

 

Bitki 

    20-100 cm yüksekliğinde parçalı yapraklı, beyaz yada pembe çiçekli otsu bir bitkidir. 

    Avrupa bitkisi olup ülkemizde de kuzey ve doğu Anadolu da sık rastlanır. 

    Etken maddeler çiçekli dönemde toplanan bitkinin topraküstü kısımlarındadır. 

 

Tarihçe 

    Bitkinin ismi achillea, eski yunan savaşçısı achillea den gelmektedir. Truva savaşı sırasında Achille in askerleri, yaralarını civanperçeminden elde ettikleri bir ilaçla tedavi etmişlerdi. O günden bugüne bitki asker yaralarını iyileştirmesi ile ünlenmiştir. 

   Meksika da Zuni yerlileri civanperçemini yanık tedavisinde kullanmaktaydı. Suyla kaynatarak elde ettikleri sıvıyı soğuk olarak yanık üzerine uyguluyor ve onun serinlik verici etkisinden faydalanıyorlardı.      

 

Tıbbi Etkiler 

     Acı tadı sebebiyle iştah açar,sindirim sistemini aktive ederek sindirimi kolaylaştırır ve mide bağırsak gazlarını giderir. Sindirim sitemi spazmlarını çözer. Özellikle sinirsel kökenli sindirim sistemi şikayetlerinde fayda sağlar.  

     Safra akımını hızlandırır. 

     Kan yağ seviyesini düşürür. 

     Yüksek tansiyonda kan basıncını azaltır. 

      Harici kullanımda damar büzücü ve mikrop öldürücü etkisi için derideki yaraların  ve kanamalı hemoroidlerin tedavisinde kullanılmaktadır 

       

    Kullanım 

       Dahili etkiler için 2-3 gr cıvanperçemi üzerine bir fincan kaynar su dökülerek 5-10 dk demlenir ve bu çay kullanılır. Günde 3 kez iştah açıcı olarak yemeklerden önce veya sindirim şikayetleri için yemeklerden sonra içilir. 

      Haricen kullanım için taze bitkiden sıkmak yoluyla elde edilen sıvı yara yada hemoroid üzerine pansuman yapılabilir. 

      Hemoroid için 100 gr kuru bitki 1 lt sıcak suda demlenerek,  30 dk kadar oturma banyosu uygulanabilir. 

 

 

                                       ÇOBAN ÜZÜMÜ 

 

Latince İsim 

   Vaccinium Myrtillus 

 

Bitki 

   30-40 cm boyunda, ilkbaharda yeşilimsi çiçekler açan , bezelye büyüklüğünde koyu kırmızı meyveleri olan otsu bir bitkidir. 

   Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya da dağlarda ormanlarda yetişmektedir. Ülkemizde de Kuzey Anadoluda rastlanır. 

   Yaprakları da bazı amaçlarla kullanılmasına rağmen aslen meyveleri taze yada kurutulmuş olarak kullanılır. 

 

Tıbbi Etkiler 

    En bilinen etkisi ishali durdurabilmesidir. Ayrıca hafif antimikrobik ve bulantı kesici etkisi bulunmasıda ishal tedavisinde avantaj sağlar. Özellikle yaz ishalleri ve hatta dizanteride rahatlıkla kullanılabilir.  

   Antimikrobik özelliği sebebiyle ağız ve boğazın iltihabi hastalıklarında fayda sağlar. 

      Çobanüzümünün ilginç bir özelliği meyveler çiğ kullanıldığında kuru meyvelerin tersine ishal yapıcı olarak etki etmesidir.     

      Meyveler ayrıca kan sulandırıcı etkiye sahiptir. 

      Katarakt olan hastalarda lensin dahada opaklaşmasını engellediği ortaya konmuştur. 

      Kılcal damarları sağlamlaştırıcı etkisi sebebiyle yara iyileştirici, şeker hastalarında meydana gelen bazı damar bozukluklarına iyi geldiği, toplardamarların yeterli çalışmaması ile ilgili şikayetleri azalttığına dair bazı çalışmalar mevcuttur. 

 

Yan Etkiler 

    Uzun süre kullanımda bulantı ve bazı sindirim sistemi şikayetleri ortaya çıkabilir. Deride alerjik reaksiyonlar,sinirlilik, dikkatsizlik olabilir. 

 

Kullanım 

    İshal durdurucu olarak yarım litre suda 3 çorbakaşığı çobanüzümü meyvesi 10 dk süreyle kaynatılarak elde edilen çay bölünerek gün içinde 3-4 seferde bitirilir. 

    Ağız ve boğazın iltihabi hastalıklarında yukardaki çay ile ılık olarak 2-3 saate bir gargara yapılır. 

    Taze meyvelerin ishal yapıcı etkisi için meyveler sütle püre yapılır ve birazda şeker eklenerek günde 3-4 kez 3-4 çorba kaşığı olarak alınır. 

    Katarakt için 160 mgr çobanüzümü extresi günde 2 kez 4 ay süreyle kullanılmalıdır. Ayrıca günlük 100 mgr E vitamini eklenmesi etkinliği arttıracaktır.  

    Kılcal damar etkileri içinde aynı uygulama yapılabilir.      

        

                                        DEVE DİKENİ 

 

Latince İsim 

     Carduus Marianus, Silybum marianum 

 

Bitki 

     40-100cm boylarında, genişçe, derin dişli ve dikenli yapraklı, çiçekleri mor renkli bir dikendir. 

    Akdeniz ülkeleri bitkisi olan devedikeni Avrupa nın diğer bölgelerinde de yer yer yetiştirilmektedir. 

     Tohumları yada yaprak ve çiçekleri kullanılır. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Hem akut hemde kronik karaciğer hastalıklarında bilinen en iyi bitkilerden biridir. Karaciğer yağlanması ve hepatit en sık kullanıldığı hastalıklardır. Deney hayvanları üzerinde yapılan çalışmalarda karaciğer hücrelerini iyileştirici ve koruyucu etkileri ispatlanmıştır. 

Karaciğeri iyileştirmesi sebebiyle karaciğer rahatsızlığı sonucu oluşan mide bağırsak gazları,mide ağrıları, iştahsızlık gibi sindirim problemlerinede olumlu etkiler yapar. 

Özellikle alkole bağlı karaciğer yağlanmasına şiddetle tavsiye edilmektedir. Siroz aşamasında bile olumlu etkileri olabilir. 

     Bazı mantar zehirlenmelerinde panzehir olarak kullanılabilir. 

    Böbrek hücrelerinde de iyileştirici etkileri vardır. Özellikle yoğun ilaç kullanımından etkilenen böbreklerde ve karaciğerde onarımı arttırır. 

 

Kullanım 

    Bir fincan  suya 1 çay kaşığı dövülmüş devedikeni tohumu atılarak 10-15 dk kadar kaynatılır. Sıcak olarak yudum yudum içilir. Kurutulmuş yapraklar kullanılacaksa 1 çaykaşığı bitki üzerine bir fincan kaynamış su dökülür. Kahvaltıdan,öğle yemeğinden ve yatmadan önce günde 3 kez içilmesi tavsiye edilir. Tadını güzelleştirmek üzere içine 1-2 naneyağı eklenebilir. 

     Diğer bir kullanım şekli devedikeni tentüründen 20 damlanın naneçayı ile birlikte yine günde 3 kez içilmesidir. 

     Legalon isimli devedikeni etken maddesini içeren tabletlerde mevcuttur. Günde 2-4 tablet kullanılabir. 

      Devedikeni tedavisi 4-6 hafta gibi sürdürülmeli ve kesilmelidir. Ancak siroz gibi kronik hastalıklarda aralıklarla bu tedavi 3-4 yıl dahi sürdürülebilir.  

 

 

 

                                                     DİŞ OTU 

 

Latince İsim 

   Ammi Visnaga 

 

Bitki 

     50-100 cm yüksekliğinde,beyaz çiçekli otsu bir bitkidir. Esmer kırmızı meyvaları vardır. 

     Akdeniz Bölgesi bitkisi olup Meksika, Şili,Arjantin ve USA da da yetiştirilmektedir. Türkiye de yabani olarak bulunmaktadır. 

      Kurutulmuş olgun meyvalar aktif maddelere sahiptir. 

 

Tarihçe 

     Antik Mısır a ait Eber Papirüslerinde dişotunun bu yörede sık görülen böbrek taşlarını düşürücü etkisinden bahsedilmektedir. 

 

Tıbbi Etkiler 

        Kalpte koroner damarları genişletir. Ancak bu etki kendini kısa sürede değil uzun süreli kullanımda göstereceği için angina denilen kalp ağrısı ataklarının tedavisinde değilde bu atakların oluşumunu engellemede koruyucu olarak faydalanılabilir. Kalp kaslarında kan dolaşımını arttırır. Bu özelliği ile kalpte enfarktüs sonrası dönemde de destekleyici olarak önerilebilir. 

      1946 da bitkinin ününü duyup üzerinde araştırmalar yapan Mısırlı bir eczacı dişotunun spazm çözücü etkisinin idrar yollarından çok bronşlar üzerinde olduğunu keşfetti.Bunun üzerine astımda kullanılmaya başlandı. Uzun süreli kullanıma uygun, yan etkileri olmaması sebebiyle astım nöbetleri arasında nöbet gelişini engellemek amacıyla düşünülebilir.  

        Spazm çözücü olmasıyla mide bağırsak kramplarında kullanılabilir. 

        İdraryollarını genişletici etkisi sebebiyle eski zamanlardan beri böbrek taşlarını düşürmek için kullanılmıştır. 

               

Kullanım 

     Ortadoğu ülkelerinde bitkinin sapları diş temizleyici olarak kürdan şeklinde uzun yıllardır kullanılmakta olduğundan bitkinin adı dişotudur. 

    50-100 gr kadar dişotu meyvası 1 lt kaynamış suda demlenerek günde 2 bardak içilir.  

 

 

 

 

 

 

 

                                        DUVAR SARMAŞIĞI 

 

Latince İsim 

      Hedera Helix 

 

Bitki 

    Kışın yapraklarını dökmeyen, eylül ekimde sarımsı yeşil çiçekler açan, bezelye tanesi kadar koyu mor meyvaları olan tırmanıcı bir sarmaşıktır. 

   Amerika, Avrupa ve Asya da ılıman iklimde yetişmektedir. Ayrıca duvar ve binaları kaplamak üzere estetik amaçlarla dikilmektedir. Ülkemizde özellikle Karadeniz bölgesinde sık rastlanır. 

    Bitkinin kurutulmuş çiçekleri ve yaprakları kullanılır. 

      

Tarihçe 

    Duvarsarmaşığının ilaç olarak kullanılması ilk çağlardan beri mevcuttur. Romalı hekimler bazı hastalıklara duvarsarmaşığı öneriyordu. Ayrıca bazı dini ayinlerde de yer almaktaydı. 

 

Tıbbi Etkiler 

      Saponin yapısındaki alfahederin sayesinde bronşaçıcı ve bronşsalgısını arttırıcı etki yapar. 

      Akut ve kronik bronşit tanısı konmuş hastalarda öksürük azaltma ve balgam söktürücü etkisi için kullanılmaktadır. 

 

Kullanım 

     1 çaykaşığı kurubitki üzerine 1 fincan kaynamış su dökülerek 10 dk demlenir ve günde 3-4 kez bu çay içilir. 

    Ayrıca etken madde içeren bazı ilaçlarda bulunur. 

 

 

                                           EĞRELTİOTU 

 

Latince İsim 

    Dryopteris filixmas 

 

Bitki 

       1 mt boyunda, çiçeksiz, koyu yeşil küçük ve bol yapraklı, çok yıllık otsu bir bitkidir. Erkek ve dişi olmak üzere iki tipi vardır. Erkek olanın meyvaları yapraklar altında böbrek biçiminde olup dişi olanda ise meyvalar atnalı şeklindedir. Tıbbi etkileri olan tip yalnızca erkek tipi olması sebebiyle bu ayrım önemlidir. 

       Eğreltiotu kuzey yarımküre de birçok düzlük ve dağlarda, ormanlarda, nemli bölgelerde 

kendi kendine yetiştiği gibi süs bitkisi olarakta yetiştirilmektedir. Yurdumuzda da sıklıkla Kuzey Anadolu dağlarında bulunmaktadır. 

     Erkek eğreltiotunun toprakaltı kısımları kullanılır. En iyisi taze olarak kullanmaktır ancak sonbaharda toplanıp gölgede kurutulan köklerde ışıksız ortam ve nemsiz cam kavanozlarda 1 yıl kadar etkili olma kabiliyetlerini korurlar. 

 

Tarihçe 

      MÖ 300 yıllarında bağırsak parazitlerine karşı kullanıldığına dair kayıtlar vardır. 

 

Tıbbi Etkiler 

     Bağırsakta tenyalara karşı etkilidir. Yuvarlak solucanlar ise dirençlidir. 

 

Yan Etkiler 

     Tedavi dozlarında bulantı,kusma,ishal,başağrısı yapabilir.Yüksek dozlar zehirlidir ve karaciğer böbrek hücrelerine zarar verebilir. Karaciğerde sebep olduğu problem nedeniyle sarılığa yol açabilir. 

 

 

Kullanım 

    8-10 gr erkek eğreltiotukökü extresi sabah aç karnına ikiye bölünerek yarım saat arayla yutulur yada daha iyisi üzerine kaynamış su dökülerek çay haline getirilir ve içilir. Taze eğreltiotu kullanılacaksa 20 gr yaprak üzerine yarımlitre su uygun orandır. 1 saat kadar sonra dışkı yumuşatıcı alınarak ölen tenyaların atılımı kolaylaştırılmış olur. Tadını iyileştirmek için kahve yada nane yağı kullanılabilir. 

     Karaciğer ve böbreğe olan yan etkileri en aza indirmek için ilacın kullanıldığı gün ve ertesinde bol karbonhidratlı bir diyet uygulanmalıdır. 

    6 yaştan küçük çocuklar, yaşlılar ve hamilelerde, karaciğer böbrek hastalığı olanlarda kullanılmamalı ve kullanım mutlaka doktor kontrolu altında olmalıdır. 

     

                                              EKİNEZYA 

 

Latince İsim 

   Echinacea purpurea 

   Echinacea pallida 

   Echinacea angustifolia 

 

 

Bitki 

    Kuzey Amerika da popüler bir bahçe bitkisidir.50 cm boyunda geniş yapraklı kırmızımsı çiçekli otsu bir bitkidir.  

      Orta, Kuzey Amerika bitkisi olup, Avrupa da da yetiştirilmektedir. 

       Kökleriyle beraber tüm bitki bilinen etkilerini gösterir. Ancak topraküstü kısımlar daha iyidir. 

 

Tarihçe 

    Amerika yerlileri Kızılderililerin, bitkiyi birçok hastalıkta kullanıyor olmalarıyla farkına varılmış önemli tıbbi etkileri olan bir bitkidir.  

 

Tıbbi Etkiler 

     En bilinen etkisi yara iyileştirici etkisidir. Derideki hertürlü yaraların iyileşmesini hızlandırır. Yatalak hastalarda  devamlı aynı şekilde yatmaktan açılan ve dekubitis ülserleri denilen  yaralarda da faydalanılabilir. 

    İçmek suretiyle kullanımda bağışıklık sistemi ve yara iyileştirici bağ dokusu  hücrelerini aktive eder.  

     Bağışıklık sistemini aktive etmesiyle özellikle grip ve soğukalgınlığı olmak üzere tüm mikrobik hastalıklara karşı direnci arttırır.Avrupa ve Amerika da mikrobik hastalıklara karşı koruyucu olarak grip vs hastalıkların salgın dönemlerinde sıklıkla önerilmektedir. Sık tekrarlayan idrar yolları enfeksiyonlarında da önerilebilir. 

      Koruyucu özelliğin dışında bakteri ve virüs öldürücü de olduğundan,mikrobik  hastalıklar sırasında kullanıldığı takdirde ise, bu kezde hastalığın iyi olma sürecini hızlandırır ve hastalık belirtilerini hafifletir.. Ekinezya kullanımı sonrası kanda mikroplarla savaşan hücreler olan akyuvarlarda belirgin artış olmaktadır. 

    Ekinezya extresinin virüs öldürücü etkisi grip virüsü üzerinde daha belirgindir.Vücudun virüslere karşı kendi ürettiği madde olan bağışıklık sistemi aktivatörü interferon kadar etkili olduğunu iddia edenler vardır.  İnterferon labratuar ortamında elde edilemediğinden aynı görevi görecek ekinezya oldukça önem kazanmaktadır.  

    Bağışıklık sistemini uyarıcı olmasıyla kanserde destek tedavi olarak uygulanabilir.  

    Multipl skleroz,lökoz gibi bağışıklık sistemi hastalıklarında önerilmez. 

 

 

Kullanım 

     Dahilen tüketimde taze bitkinin özsuyu yada köklerinden elde edilen extre kullanılmalıdır. Bu extreden günde 6 -9 mililitre 3 e bölünerek alınabilir. (echinacin) 

     Haricen kullanım ise daha seyreltik bir extre mevcuttur. Yaraların üzerine kompres yapmak suretiyle kullanılır. 

    Kortizonlu ilaçların etkisini azaltacağı için birlikte verilmez. 

 

 

 

 

                                              ENGİNAR 

 

Latince isim 

           Cynara scolymus 

 

Bitki 

           50-150 cm boylarında mor çiçekli çok yıllık otsu bir bitkidir. 

       Akdeniz bölgesi bitkisidir ve burada sebze olarak yetiştirilir. Ayrıca G Amerika da da bulunur. 

       Bitkinin tıbbi etkiler için kullanılacak olan bölümü yemeklerde kullanılan disk şeklindeki kısım değil alt yapraklarıdır. Dolayısıyla yemek olarak yenen enginar tıbbi etkilere sahip değildir. 

 

Tıbbi Etkiler 

      Karaciğer ve safra kesesi çalışmasını uyarmaktadır. Bu sebeple karaciğer rahatsızlıklarına bağlı  bulantı, mide bağırsak gazları ve ağrı gibi şikayetleri azaltır. 

      Kan yağlarını azaltması sebebiyle damar sertliği ve damar sertliği ile seyreden yüksek tansiyon hastalarında da kullanılır. 

      İyi bir iştah açıcıdır. 

 

Kullanım 

      Enginar yaprağı içeren kapsüller vardır. Yaklaşık olarak 250 mgr lık kapsüllerden sabah akşam olmak üzere günde 2 kez alınır. 

 

                                   

                                         FRENK  KİMYONU 

 

Latince İsim 

     Carum Carvi 

 

Bitki 

    1 mt boylarında, parçalı yapraklı,yazları beyaz yada pembe çiçekler açan otsu bir bitkidir. Tüm Avrupa da yabani olarak mevcuttur. Hollanda da kültür olarak yetiştirilmekte ve tedavi amacıyla bu ürün tüketilmektedir.Bitkinin tohumları kullanılır. Doğu Anadolu da da  rastlanabilir. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Mide ve bağırsak gazlarını giderici olarak en iyi bitkilerden biridir. Sinirsel kaynaklı mide bağırsak ağrıları da Frenk kimyonu na iyi cevap verebilir. 

 

Kullanım 

    Etken maddeler tohumlardadır.1-2 çaykaşığı tohum dövülerek bir fincana konur ve üzerine kaynamış su dökülerek10-15 dk kadar demlenmeye bırakıldıktan sonra sıcak sıcak yudum yudum yemeklerden sonra içilir. 

     Frenk kimyonu yağıda mevcuttur. Şeker üzerine 2 damla konularak yine yemeklerden sonra alınabilir. 

     Yağlı et yemekleri ve özellikle lahana gibi gaz yapıcı sebze yemeklerinde bu etkileri hafifletmesi amacıyla baharat olarak eklenebilir. 

 

 

                                              FRENK ÜZÜMÜ 

 

Latince İsim 

    Ribes Nigrum 

 

Bitki 

    1-2 mt yüksekliğinde,kışın yapraklarını döken,yeşilimsi kırmızı çiçekli ve bezelye büyüklüğünde siyah meyvaları olan bir çalıdır. 

    Kuzey Amerika,Avrupa,Asya ve Avustralya ormanlarında bulunur ve birçok bölgede yetiştirilir. 

    Bitkinin kurutulmuş yaprakları yada taze meyveleri tıbbi amaçlar için kullanılır. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Yapraklar idrar söktürücü etkilidir. 

    Taze meyvelerden elde edilen meyvesuyu C vitamininden zengin, hafif ishal durdurucu maddelere sahip lezzetli bir içecektir. Aslında tıbbi bitkinin belki bir alt kademesi olarak faydalı bir diyet içeceği şeklinde değerlendirmek daha doğru olabilir. 

 

Kullanım 

     İdrar arttırıcı etkiler için,2 çaykaşığı kuruyaprak bir fincan kaynamış suda 10 dk demlenir ve günde 3 kez içilir             

    İshal tedavisi için taze meyve suyu günde 5-6 bardak içilir. 

 

 

                                         GİNGKO  

 

Latince İsim 

      Gingko Biloba 

 

Bitki 

      Anavatanı Çin ve Japonya olan büyük bir ağaçtır. Özellikle Japonya da tapınakları süslemek amacıyla kullanılmıştır. Vahşi doğada pek yetişmez. Türünün tek örneği olup kendisine yakın herhangibir başka bitki yoktur. 18. YY da Avrupa da da yetiştirilmeye başlanmıştır. Bahçeler ve şehir parklarında görülebilir. 

    Taze yada kurutulmuş yaprakları ile tohumları kullanılır. 

  

Tıbbi Etkiler 

       Taze gingko yapraklarından elde edilen extre özellikle uç noktalardaki atardamarlarda,kılcal damarlarda ve  küçük toplardamarlarda damar genişletici ve kan akımını arttırıcı etkiye sahiptir. Ayrıca damarsertliğine sebep olan plakların oluşmasını engellemektedir. 

       Bu özellikleri sebebiyle gingko, yaşlılarda görülen damarsertliğine bağlı olarak kanlanmanın azalması nedeniyle oluşan unutkanlık, baş dönmesi, kulak çınlaması, hafif depresyon gibi şikayetlere önerilmektedir. 

       Kan dolaşımını arttırıcı etki toplardamarlarda da görüldüğünden varis, hemoroid gibi rahatsızlıklarda ve toplardamar tıkanıklığı hastalıklarında da tavsiye edilir. Özellikle uzun süre hareketsiz kalan yaşlılarda kan dolaşımına yardımcı olması sebebiyle gayet faydalıdır. 

       Kan dolaşımını arttırıcı etki yanında kan şekerini düşürücü özelliklere de  sahip olması 

nedeniyle şeker hastalarında oluşan damarsertliğin de de bir kullanım alanı daha bulmuştur. 

         Yaşlılarda bunama ve Alzheimer gibi durumlarda etkili olduğunu söyleyen çalışmalar olduğu gibi aksini bildiren sonuçlarda vardır.Ancak yüksek dozlarda bile zararlı olmayan gingko bu gibi durumlarda denenebilir. 

         Yaşlılarda hafızayı güçlendirici etkilere sahip olan bitki gençlerde de zihinsel performansı maximum düzeyde kullanabilmek amacıyla tüketilebilir. Özellikle sınav dönemleri yada sıkı zihinsel çalışma gerektiren iş hayatı dönemlerinde gingko kullanımı yardımcı olabilir.Bu amaçla kullanılacaksa gingko ya ihtiyaç duyulan dönemden en az 1 ay önce başlamalıdır. 

          Damarlarda daralma ile karakterize Reynaud Hast da atakların sıklığını azaltmaktadır.  

         Ginko antioksidan özelliklerede sahiptir. Yani sindirim yoluyla vücuda alınan besinlerin yakılması esnasında açığa çıkan zehirli kimyasalları nötralize eder. Bu özellik sağlıklı uzun bir yaşam ve genç kalma açısından ön plana çıkmaktadır. 

         Multipl skleroz da hastalığın verdiği rahatsızlıkları azaltır. 

         Bazı çalışmalar etkin bir tıbbi tedavisi olmayan vitiligo ( ciltte beyaz lekeler) hastalığını durdurduğunu belirtmektedir. 

         

 

 

Yan Etkiler 

           Gingko içinde bazı alerji yapıcı maddeler bulunduğundan alerjik bünyeye sahip olanlar 

dikkat etmeli ve çok küçük dozlarla başlamalıdır. Ayrıca bu sebeple görülebilecek yanetkilerde dikkatle gözlemlenmelidir. 

           Sindirim sistemi problemleri görülebilir. Kanama eğilimi artar. Epilepsi nöbetleri ortaya çıkabilir yada tedavi altındaki epilepsi kontrol dışına çıkabilir. 

 

İlaç Etkileşimleri 

          Zihinsel aktiviteyi arttırıcı diğer bir bitki olan panax ginseng ile kullanım etkisini arttırmaktadır.     

    Şeker hastalığı sebebiyle insülin yada kanşekerini düşürücü diğer ilaç kullanan hastalar  

Gingko nunda kan şekerini düşürücü etkisi sebebiyle kan şekerinin fazla düşmesi ihtimaline karşı  dikkatli olmalı, gingko kullanımını şeker hastalığı ilaçlarının dozunu ayarlayan hekime mutlaka bildirmelidir. 

        Yaşlı hastalarda tansiyon yüksekliği ve hem buna hemde yaşlanmaya bağlı damarsertliği problemleri çok sık görüldüğünden doktorlarının verdiği ilaç programlarında kan sulandırıcı ilaçlar sıklıkla yer almaktadır. Ayrıca bazı romatizmal ilaçlar, ağrı kesicilerde kanı sulandırır. Gingkonunda kan sulandırıcı etkisi olduğundan kanamaya eğilimi aşırı derecede arttırabilir.Bu konuda da dikkatli olmak ve gingko kullanılacağını hekiminize bildirmek yerinde olacaktır. 

       

 

Kullanım 

      Taze yapraklardan elde edilen extre kullanılmaktadır.Kısaca GBE diye geçer. Günlük doz 40-200 mgr olarak önerilmektedir. Bu doz 3 e bölünerek alınır. 

 

 

 

 

                                                         GİNSENG 

 

Latince İsim 

     Panax Ginseng 

 

Bitki 

       Doğu Asya kökenli bir bitki olan panax ginseng, Japonya, Çin, Kore, Ukrayna ve Rusya arasında kalan bölgelerde vahşi olarak yetişmekte ve çok kıymetli bir bitki olması sebebiyle ayrıca yetiştirilmektedir. 

      Ginseng çok eskiden beri bilinmesi sebebiyle yaygın olarak talep görüyor.Bu sebeple Kuzey Amerikada yetiştirilen diğer bir panax türü panax ginseng kadar etkili olmamasına rağmen Çine ihraç edilerek buradan sanki panax ginsengmiş gibi pazarlanıyor. 

     Panax kelimesi  her şeyi iyileştiren yunan tanrıçası panacea dan ismini almış.Çince olan ginseng ise insana benzer kök manasına geliyor.Çünkü bitkinin kökleri insan vücuduna benziyor. Kökler ne kadar çok insana benzerse kalitesininde o kadar iyi olduğuna inanılıyor. 

     Bitki yetiştirilmesi çok zor ve hassas bir bitkidir.yeni ekilen bitkilerden ancak 6 yıl sonra ürün alınabilmektedir. Tarım ilaçları , hormonlar , kimyasallar bitkiye negatif etki yapmaktadır.Bitki yetiştiği yerdeki mineralleri büyük oranda emdiğinden ginseng yetiştirilen topraklarda daha sonra uzun sürelerde tarım yapılamamaktadır.     

   

Tıbbi Etkiler     

     Ginseng in en önemli özelliği yaşlılarda gençlere oranla daha belirgin olmak üzere fiziksel ve zihinsel aktiviteyi arttırıyor olmasıdır.  

     Birçok ginseng kullanıcısı kendilerini daha zinde hissettiklerini ifade etmektedirler. Dolayısıyla kendisini yorgun ve bitkin hissedenler güvenle deneyebilir  Ginseng doping maddesi olarak kabul edilmediğinden sporcularda kullanabilmektedir.Egzersiz sırasında  kaslarda biriken laktik asit konsantrasyonunu azaltarak ağrı oluşmasını engellemekte ve daha fazla egzersize imkan tanımaktadır. Ağır hastalıkların nekahat dönemleride, günlük normal fiziksel aktiviteye daha çabuk ulaşmak için ginseng kullanılabilecek  dönemlerdir. 

      Yapılan deneysel çalışmalarda günde 300 mgr ginseng kökünün EEG ile ölçülebilen beyin dalgalarında  belirgin artış sağladığı yani beyin faaliyetlerini uyardığı tespit edilmiş.Dolayısıyla bu sayede hafızayı güçlendirici ve algılamayı arttırıcı özelliği mevcut. Ancak doz daha fazla arttırılırsa istenen etkiler zayıflamaktadır. 

      Ginseng gençlerde de beyin aktivitelerini uyarmaktadır. Dolayısıyla özellikle sınav dönemlerinde destek olarak düşünülebilir. Ancak ilk deneme ÖSS yada SBS gibi önemli sınavlar öncesinde değilde normal okul sınavları dönemimde yapılmalı eğer memnun kalınırsa önemli sınavlar öncesi kullanım düşünülmelidir. 

       Ginseng Uzakdoğu ülkelerinde çok eskilerden beri cinsel gücü arttırıcı olarakta önerilmekte ve bol miktarda tüketilmektedir. Bazı klinik çalışmalar bu etkiyi doğrulamıştır. Arttırılan doz etkiyi azaltır. 

     Ayrıca yine bazı araştırmalarda yaşlılarda görülen hafif depresyonların  ve konsantrasyon eksikliklerininde ginsenge olumlu cevap verdiği rapor edilmiş. 

      Bayanlarda görülen menopoz sonrası yorgunluk,uygusuzluk ve hafif depresyon gibi belirtilerle karekterize klimakterik sendromda faydalıdır. 

      Özellikle yaşlılıkta ortaya çıkan şeker hastalığında karbonhidratlara karşı toleransı arttırmakta yani kan şekerinin fazla yükselmesini engellemektedir. 

       Kan sulandırıcı etkiside mevcuttur. 

       Sindirim sistemi kanserlerinde koruyucu etkisi vardır. 

       Bağışıklık sistemini aktive edici olması sebebiyle grip soğukalgınlığı gibi hastalıklar önplanda olmak üzere birçok hastalığa karşı genel koruyucu olarak olumlu rol oynamaktadır. 

        

İlaç Etkileşimleri 

         Zihinsel aktiviteleri güçlendirici başka bir bitki olan Gingko Biloba ile birlikte kullanımın ginseng in etkisini arttırdığı bilinmektedir. 

        Şeker hastalığı sebebiyle insülin yada kanşekerini düşürücü diğer ilaç kullanan hastalar  

Ginseng inde kan şekerini düşürücü etkisi sebebiyle kan şekerinin fazla düşmesi ihtimaline karşı  dikkatli olmalı, ginseng kullanımını şeker hastalığı ilaçlarının dozunu ayarlayan hekime mutlaka bildirmelidir. 

        Yaşlı hastalarda tansiyon yüksekliği ve hem buna hemde yaşlanmaya bağlı damarsertliği problemleri çok sık görüldüğünden doktorlarının verdiği ilaç programlarında kan sulandırıcı ilaçlar sıklıkla yer almaktadır. Ginsenginde kan sulandırıcı etkisi olduğundan kanamaya eğilimi aşırı derecede arttırabilir.Bu konuda da dikkatli olmak ve ginseng kullanılacağını hekiminize bildirmek yerinde olacaktır. 

     Östrojen benzeri etkilere sahip olduğundan östrojen içeren ilaçlarla kullanıma dikkat edilmelidir. Memelerde büyüme ve genital kanamalara yol açabilir.  

 

Yan etkiler 

       Kan basıncında bazen düşme bazen artış görülebilir. 

       Aktive edici etki sinirlilik ve uykusuzluk olarak ta ortaya çıkabilir. 

       Sabah ishalleri ginseng için tipiktir. 

 

Kullanım 

       En iyi ginseng, saf  köklerden elde edilmiş kırmızı kore ginsengi preperatlardır.Kökler yıkandıktan sonra kırmızı bir renk almaktadır.Amerika ve Sibirya ginsengi beyazdır ve kalitesi düşüktür.Ginsengin taklitleri olabileceği için en güvenilir ürün Kore de devlet kontrolu altında üretilen ginseng tir. Kore bu değerli bitkinin kalitesini güvence altına almak için tüm imalat aşamalarını kontrol etmektedir.Yakın zamana kadar sadece devlet tekelinde olan ginseng ürünleri, 2-3 yıl önce özelleşemeyle lisans verilen bazı firmalarcada üretilmektedir.Ancak en güvenilir firma devlet firması olan Korea Ginseng Corporation dır Kore den ithal edilen Korea Red Ginseng Tablets isimli ürün de kapsüller önerilen günlük doz olan 300 mgr dır. Yani günde 1 tablet şeklinde kullanılmalıdır. 90 adetlik kutular 3 aylık bir kürü kapsamaktadır. 

       Değişik kullanımlar açısından, sıvı şeklinde ginseng özü, demlik poşetlerde ginseng çayı, orijinal kökün tamamı  ve tatlı macun kıvamına getirilmiş ballı ginseng de mevcuttur. Bu ürünleri kullanmakta mümkündür ancak bu durumda doz ayarı kabaca olacaktır. 

        Geleneksel ve orijinal kullanım şekli olarak Koreliler kurutulumuş köklerin bizzat kendisinin 2-3 cm  kıyılarak bir çaydanlık suda kaynatmak suretiyle çayının içilmesini önermektedirler.    

       Ayrıca isviçrede üretilen pharmaton adlı kapsüllerde 11 vitamin ve 7 mineral yanında ana madde olarak ginseng extresi içermektedir. Bu kapsüller sabah akşam 2 tane olmak üzere 1-2 hafta süreyle istenen etkiler elde edilene kadar alınır.Genel olarak 15 gün sonra fiziksel ve 30 gün sonrada zihinsel aktivite artışı görülmektedir. İstenen etkiler elde edildikten sonra sabahları 1 tane olmak üzere kullanıma devam edilir. Bu kullanım 3-6 aylık periyotlar halinde devam edebilir.Pharmatonun içinde A ve D vitaminleride bulunması sebebiyle başkaca A ve D vitamini içeren ilaç kullanılıyorsa bunlar hekiminizin bilgisi dahilinde kesilmelidir. Böbrek yetmezliğinde de bu tabletler kullanılmamalıdır. 

    Hamileler özellikle ilk 3 ayda kullanmamalıdır. Yine, meme veya genital organ kanserli hastalar da önerilmez. 

 

Pharmaton=  329 69 91 

Unifar= 572 83 15  birde ankarada ithlatçı var koreden 

 

 

                                                 GÜZELAVRATOTU 

 

Latince İsim 

      Atropa Belladone 

 

Bitki 

     1-2 mt boyunda otsu bir bitkidir.Soluk mor, çan şeklinde çiçekleri ve siyah parlak meyveleri vardır. 

     Avrupa,Balkanlar, Güney Asya ve Türkiye de mevcut olup özellikle İngiltere Fransa ve ABD de tarımı yapılmaktadır. 

    Bütün bitki zehirlidir. 10 tane kadar meyva yada 1 gr kuruyaprak ciddi problemlere yol açabilir. 

     Tıbbi etkiler için yaprakları ve kökleri kullanılır. 

 

Tıbbi Etkiler 

     En önemli etkisi mide ve barsak kasları üzerindeki spazm çözücü etkisidir. Bu etki oldukça kuvvetli ve kesindir. Dolayısıyla mide barsak spazmıyla seyreden hastalıklarda en önemli ilaçlardan biridir. Gastrit ve ülserde spazma bağlı ağrıları giderir. 

      Spastik kolit isimli rahatsızlığın kabızlık dönemlerinde spazma bağlı kabızlığı çözer. 

      Bitkideki etken madde atropin  acil durumlarda   sıkça kullanılan bir ilaçtır. Atropinin bitkiye göre avantajı dozun çok rahat kontrol edilebilmesi ve acil etki için enjeksiyon olarak uygulanabilmesidir. 

     Ayrıca mide asit salgısı, tükrük,ter ve bronş salgısı gibi vücut salgılarını azaltır. Bu sebeple mide asit salgısı artışı ile karekterize gastrit ve ülserlerde de kullanılabilir. 

     Düşük dozlarda beyindeki dolaşım merkezine etkiyle kalbi yavaşlatır ve damarları büzerek kan basıncını yani tansiyonu arttırır. 

 

Kullanım 

   Bitki zehirli olduğundan kesinlikle doktor yada eczacı konrol ve tavsiyesiyle uygulanmalıdır Etkileri elde etme ve zehirlenmeden korunma için bitkiden elde edilen tentürü kullanılır. Belladone tentür 20.0 dan erkeklerde günde 3 kez 8 damla hanımlarda ise günde 3 kez 6 damla olarak tavsiye edilir.1 bardak suyla içmek gerekir. Gastrit yada ülser şikayetlerinin azaltılmasında bu uygulama 3-4 hafta devam eder.  

   Spastik kolit, Ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi zaman zaman kabızlıkla seyreden barsak hastalıklarında kabızlığı gidermek üzere günde 3 kez 5er damla dozuyla 3-4 hafta kullanılabilir. 

     Bitkinin etkisi tedavi edici olmaktan çok şikayetleri gidermeye yönelik olduğundan tentür damlaları, tedavi edici etkisinden faydalanmak üzere papatya çayı içinde de alınabilir. 

  Eğer hap tercih ediliyorsa Belladone Extresi de mevcuttur. Belladone extresi 0.3 haplardan günde 3 kez almak suretiyle 10 gün kullanılabilir. 

    Bu tip kuvvetli etken maddelere sahip bitkiler asla çay olarak kullanılmamalıdır.Çünkü bu şekilde dozu kontrol etmek çok zordur ve kolaylıkla zehirlenmeye sebep olunabilir. 

 

Yanetkiler 

      Ağızkuruluğu, gözbebekleri genişlemesi,bulanık görme, kabızlık,terlememe,ateş yükselmesi,kaslarda zayıflık, uyku hali, kalpte ritim bozukluğu ve başağrısı yapabilir. Bu belirtiler aynı zamanda zehirlenmenin öncü bulguları olduğundan, böyle bir durumda tedavi kesilir. 

      Zehirlenme belirtileri yukarıdaki belirtilere ek olarak sayıklama, yüzün kızarması,sinirlilik ,taşkınlık, halüsinasyonlar ve psikolojik bozukluklardır. 

       Yüksek tansiyonu olanlarda tansiyon dahada yükselebileceğinden dikkat edilmelidir. 

         

 

                                                           GREYFURT 

 

         Narenciye içindeki C vitamini ilaç olarak alınan C vitaminlerine nazaran daha kolay emiliyor. C vitamini bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için önemlidir. 

          Ayrıca greyfurtsuyu ve çekirdek özütünün mikrop öldürücü etkiside vardır. 

          Flavonoidleri naringin ve narirutin kuvvetli antioksidan özelliğe sahiptir. 

          Greyfurt suyunun kan basıncını düşürücü etkiside gösterilmiştir. İlaç öncesi dönem için iyi bir araçtır. 

          Yaşam sürelerinin uzamasıyla kemik erimesi hanımlarda olduğu gibi erkeklerde de problem olmaya başlamıştır.C vitamini desteği yada C vitamininden zengin diyet uygulamak suretiyle kemik erimesini yavaşlatmak hatta bir ölçüde iyileştirmek mümkün olmaktadır. 

C vitamini desteği yanında kuru erik sözkonusu etkiyi arttırmaktadır. 

         Greyfurt suyu bazı ilaçların emilimini arttırabileceğinden ilaç kullanılan dönemler haricinde günde 1 bardak greyfurt suyu iyi bir içecektir.    

 

 

                                                      HAŞHAŞ 

 

Latince İsim 

   Papaver Somniferum 

 

Bitki 

   1-2 mt yüksekliğinde, beyaz mor çiçekli, portakal büyüklüğünde soluk sarı meyveleri olan bir bitkidir. 

    Sıcak iklim bitkisidir. Asya kıtası kökenli olduğu düşünülmektedir. Ancak günümüzde önemli bir tıbbi bitki olduğundan tüm dünyada yetiştirilmektedir. Türkiyede içanadolu bölgesinde devlet kontrolu altında yetiştirilmektedir.Narkotik bir bitki olduğundan ekim izine tabidir. Özellikle Afyon ve Kütahya haşhaş tarlaları açısından önde gelmektedir. 

         Haşhaş tıbbi etkiler için çeşitli ürünlere sahiptir. Haşhaş başı, yaprakları ve tohumu hepsi değişik alternatifler sunar. 

         Haşhaşbaşı 4-5cm çapında, fıçı şeklinde, soluk sarı renkli, hafif, iç bölmelerinde çok sayıda tohum ihtiva eden bir kapsüldür. Bu kapsül afyonu alındıktan sonra tamamen kurumadan  toplanır,tohumları çıkarılıp kurutularak kullanılır.  

       Haşhaş yetiştirilmesinin temel amacı bitkiden afyon ve afyondan da çeşitli tıbbi etken maddeler elde etmektir. Bu amaçla genellikle haziran ayında haşhaşbaşı tam olgunlaşmadan, özel bir bıçakla çizikler atılır ve sütün dışarıya sızması sağlanır. Sızan bu süt dışarıda yoğunlaşır,esmerleşir buna afyon sakızı adı verilir. Afyonsakızı da yine özel bir bıçakla sabah erkenden çiğ kalktıktan hemen sonra toplanır ve ıslak elle sıkılıp yoğrularak yumru haline getirilir. Yumrular değer olarak içerdikleri afyon miktarına göre sınıflandırılır. Bu sebeple afyon sakızı alınırken bitkiden iyi ayırıp bitkiyide kesmemek ustalık isteyen önemli bir iştir. 

Bir haşhaşbaşı ortalama 0.02gr afyon verdiğine göre bir dekarın afyon verimi 2-3 kg cıvarındadır. İşte bu sebeple, afyon çok zor elde edildiğinden çok değerli ve dolayısıyla pahalı bir üründür. Afyonsakızı yutularak yada sigara gibi içilerek kullanılırken afyonsakızından elde edilen morfin damara enjeksiyon şeklinde  ve eroin ise toz halinde buruna çekilerek,ateş üzerinde ısıtıp buharı solunarak yada yine enjeksiyon şeklined kullanılabilir. 

     Afyon elde edildikten sonra tohumlar olgulaşıncaya kadar haşhaş tarlada kendi halinde bırakılır.Meyve sallanmaya başladığı ve içindeki tohumların sesi duyulur hale geldiği zaman toplanır. Buna kelle kırımı denir. Toplanan haşhaşbaşlarından tohumlar ayrılır. Bu tohumlar  ekmek ve çörek çeşitlerinde değişik tatlar için kullanılır. 

     Çıkan tohumlar soğuk pres yöntemiyle sıkılarak haşhaş yağı elde edilir. 

      Yapraklar ise kurutulduktan sonra kullanılır. 

 

Tarihçe 

    En eski tıbbi bitkilerden biri olan haşhaşın Sümerler devrinden beri 5000 yıldır kullanıldığı anlaşılmaktadır. Hititler haşhaş tohumları ve bal kullanarak bir ekmek yapıyordu.Eski Yunan ve Roma medeniyetlerinde Hipokrat, Dioskorides, Galen gibi ünlü hekimler afyonun etkilerini bütün ağrıları yatıştırıcı ve herçeşit üzüntüyü giderici olarak tanımlamışlardı. 

    Afyon Osmanlılarda sık başvurulan ağrı kesicilerden biriydi. O kadarki neredeyse ecza dolaplarının başlıca ilaçlarından biriydi. Ayrıca keyif verici etkilerininde farkındaydılar. Uzakdoğuda olduğu gibi afyonkeş kahvehaneleri kurulmuş ve buralarda çubuk yada kabak denilen aletlerle afyon sunuluyordu. Bu dönemlerde Süleymaniye camisi karşısındaki tiryaki çarşısında çeşitli uyuşturucular satılıyordu. Afyon kullanımı Osmanlının son dönemlerine kadar devam etmiş ve cumhuriyet ten sonra yavaş yavaş kontrol altına alınmıştır. 

      İngilterede Viktorya dönemin uyutucu etkisi sebebiyle birçok yazar ve sanatçı sigara gibi içmek suretiyle kullanıyordu. 

     1972 de çıkarılan bir kanunla haşhaş ekimi yalnızca iç anadoluda 7 kentte devlet izni ile yapılabilmektedir.  

       

Tıbbi Etkiler 

     Haşhaşın en önemli tıbbi etkilerini afyon göstermektedir. Bunlara kısaca bir göz atarsak= 

     Afyon içinde bulunan morfin bilinen en güçlü ağrıkesicidir.Ağrı algı eşiğini yükseltir ve ağrının verdiği sıkıntıyı yok eder. İlaç verildikten sonra kişi ağrıyı duysa bile kendini rahat ve huzur içinde hisseder. 

     Endişe,üzüntü ve ruhi gerginliği ortadan kaldırarak keyif verir. Bu etki maddeyi ilk kullananlarda %10 oranında görülmesine rağmen, sık kullananlarda bu oran %80 e kadar çıkar. Madde alımından hemen sonra keyif,aşırı sevinç,heyecan ve ferahlık gibi duygular hissedilir. Bu devreye balayı dönemi denir. Sonra etki giderek azalır. 

    Somniferum Latince uyku verici manasına gelmektedir. Uyuşukluk ve uyku verir, istemli hareketler azalır. Dikkatini bir noktada toplayamaz,kendi haline bırakılırsa bol rüyalı, uyandırılması kolay bir uykuya dalar. 

    Solunumu yavaşlatır. Nefes alıp verme sayısı azalır ve yüzeyelleşir. Yüksek dozda morfinle ölümde başlıca sebep solunum durmasıdır. 

    Tansiyon düşer ve kalp atışları sayısı azalır. 

    İshal durdurucu ve kabız yapıcı etki vardır. Kuvvetli bir ishal durdurucu olmasına karşın sadece çok gerekli olduğunda kullanılmak gerekir. En fazla 1-2 gün kullanılabilir. 

    Uyuşturucu etkisi %90 dır. Zihin bulanıklığı gelişir. Mantıklı karar verme, belirli bir fikre konsantre olma yeteneği azalır. İsteksizlik ve çevreye ilgi azalması oluşur. Cinsel istek ve güç azalır. 

    Öksürük reflexini azaltarak öksürüğü keser. 8 YY da arap hekimler tarafından geliştirilen haşhaşlı bir öksürük şurubu 17 YY a kadar popularitesini korumuştur. 

    Afyon en kolay ve kuvvetli fiziksel bağımlılık yapan uyuşturucu maddedir. Fiziksel bağımlılık, maddenin  sürekli alınmasını gerektiren ve yokluğunda fiziki ve ruhi bozukluklar görülmesiyle karekterize bir durumdur. Ayrıca madde kullanıldıkça alışılır ve doz arttırılmasına gerek duyulur. Normal insanda ölüme sebep olabilecek doz, alışkınlar tarafından rahatça tolere edilebilir. Madde kullanılırken kandaki morfin miktarı biraz azalınca gerginlik ve nahoş bir duygu ortaya çıkar. Madde alınınca meydana gelen rahatlama ile alışkanlık pekiştirilmiş olur. Bağımlılık geliştikten sonra ise madde alınmazsa kısa sürede huzursuzluk ,gerginlik, sıkıntı ile başlayan şikayetler uykusuzluk,terleme,burun akıntısı,göz sulanması,esneme,titreme,kılların dikleşmesi ile devam eder. Daha sonra kaslarda seğirmeler,karında kramplar,kusma,ishal,iştah kaybı,sinirlilik görülür. Bu durum 7-8 gün sürer. Devamlı afyon kullananlarda madde gittikçe artan bir şekilde organik bozukluklara yol açar.Çalışmada zorlanma, performans azalması,zayıflama, afyon dışında her şeye ilgisizlik,unutkanlık, zekada azalma,iştahsızlık en bilinenen negatif etkilerdir. Ayrıca damar yoluyla morfin kullananlarda AIDS, hepatit B gibi mikrobik hastalık bulaşma ihtimalide artar. Afyonkeşlerde bağımlılık bunalım yada daha ağır ruhi rahatsızlıklar ile neticelenir. Maddenin sağlanmasındaki ekonomik,yasal ve sosyal engeller hastayı giderek çevresinden ve ahlaki değer yargılarından uzaklaştırır. Yatkın kişilerde suç işleme oranı yüksektir. Afyon bağımlılığı tedavisi fazla ümit verici değildir. İrade ve kendini kontrol edebilme yeteneği genellikle olmadığından hasta serbest bırakıldığında tekrar maddeye başlamaktadır. Bu sebeple afyon, madde bağımlılığı ve uyuşturucu kullanımının son durağıdır.     

   

Kullanım 

     Asıl etkiler afyonda olmasına rağmen, kanunen yasak olduğundan bunu bulmak ve kullanmak mümkün değildir. Ancak afyondan elde edilen morfin, kodein,papaverin gibi birçok madde ilaç olarak tıbbın hizmetindedir. 

    Haşhaşbaşı ve yapraklarında da etken maddeler bulunduğundan satılması yasaktır. Afyona benzer etkili ancak daha hafiftir. Önceleri bu kısımlardan elde edilen bazı çaylar çocukları uyutmak için kullanlıyordu ancak bu oldukça tehlikelidir.Kolayca zehirlenmelere yol açabilir. 

    Haşhaş tohumu ve yağında ise etken maddeler olmadığından piyasada rahatça bulunabilir.  

Bunlar kullanılarak çeşitli yemekler,çörekler ve ekmekler yapılır.  

 

 

                                                       HAVUÇ 

 

Latince İsim 

   Daucus Carota 

 

Bitki 

    Kırmızı,kazık köklü,beyaz yada pembe çiçekli iki yıllık otsu bir kültür bitkisidir. 

    Günümüzde tüm dünyada tarlalarda yetiştirilmektedir. 

     Mutfaklarımızda sebze olarak kullandığımız kök aynı zamanda tıbbi etkilerede sahip olan kısımdır. 

      

Tıbbi etkiler 

    Kılkurtlarını etkisiz hale getirerek bağırsaklardan atılımını sağlar. Tamamen güvenli olması sebebiyle çocuklarda tercih edilir. 

    Görme kabiliyeti üzerine özellikle gece görüşe olumlu etkileri vardır. 

 

Kullanım 

     Kılkurtları için kahvaltıda aç karnına 2 büyük havuç doğrudan yenebilir yada sıkılarak suyu içilebilir. Bu işlem 4-5 gün arka arkaya devam etmelidir. 

   Görme etkileri için diyette sık yer verilmelidir.  

 

                                                 İZLANDA LİKENİ 

 

Latince İsim 

         Cetraria Islandica 

 

Bitki 

     Nemli kayalıklarda yetişen ve mantarlarla simbiyoz yaşayan bir tür alg dir. 

      Anavatan İzlanda olmakla birlikte, Kuzey Avrupa da bulunmaktadır. Tüm dünya da benzer türler mevcuttur. 

 

Tarihçe 

     17 YY dan beri müshil olarak bilinmektedir. Savaş dönemlerinde besin olarak tüketildiğine dair kayıtlar vardır. 

 

Tıbbi Etkiler 

       Acı tadı sebebiyle mide kan dolaşımını,hareketlerini ve salgısını arttırır. Bu etkileriyle mide asit salgısı azlığıyla karekterize uzun süren gastritlerde fayda sağlayabilir. Ayrıca jelatinimsi maddeler içermesi sebebiyle,  yumuşatıcı etkiye sahip olmasıda bir avantajdır. 

      Acılığıyla iştah açıcı etkiyede sahiptir.    

      Yumuşatıcı etkisi için İzlanda likeni, uzun süreli öksürükler ve kronik bronşittede kullanılabilir. 

 

Kullanım 

       Gastrit için kullanılacaksa ve hem acı hemde yumuşatıcı etkisi isteniyorsa 50-100 gr liken 1 lt suda kaynatılarak ılıdıktan sonra günde 2-3 kez yemeklerden 1 saat önce içilir. Eğer acı tad istenmiyorsa kaynatılmaz, yalnızca üzerine kaynamış su dökülerek demlenir. 

      Öksürük için kullanılacak ise, yine acı tada gerek olmadığındanen iyisi 50-100 gr likeni 1 lt suda kaynatıp ilk su dökülerek acı maddelerin uzaklaştırılması ve kalan muhtevanın tekrar kaynatılarak sıcak sıcak yudum yudum içilmesidir. 

 

 

                                                 KABAK 

 

Latince İsim 

   Cucurbita Pepo 

   Cucurbita Maxima 

 

Bitki 

       Silindirik beyazımsı kabuklu, turuncu sarımsı etli,içinde çok sayıda tohum bulunduran büyük meyvaları olan, geniş sarı çiçekli, 3-4 mt kadar uzayabilen sürünücü bir bitkidir. 

       Amerika kaynaklı bir bitki olup günümüzde ılıman iklim kuşağında dünyanın birçok bölgesinde yetiştirilmektedir. 

        Kuruyemişçilerde satılan kabakçekirdeği olarak bildiğimiz bölüm kullanılır. Çekirdeğin kabuğu değil içi etkilidir. 

Tıbbi Etkiler 

     Bağırsak tenyalarına karşı etkilidir. Eğreltiotu gibi onları öldüremez fakat felç ederek bir dışkı yumuşatıcı sayesinde dışarı atılmalarını sağlayabilir. Buna karşı zehirli olmaması ve tamamen güvenle kullanılabilmesi gibi bir avantajı vardır. 

   İyi huylu prostat büyümelerinde prostat içindeki kanı azaltatak idraryoluna yaptığı basıncı azaltır ayrıca idrarkekesesi kaslarınının kasılmasını sağlayarak idrar çıkarmayı kolaylaştırır. 

Bu şekilde prostat büyümesi olan hastalar gün içinde daha az sayıda idrara çıkar, gece daha az idrara kalkar ve yanma hissi azalır. Etkiler şikayetlerin azaltılması üzerinedir. Prostat kanserini yada iyi huylu prostat büyümesini tedavi ettiği doğrultusundaki iddialar bilimsel dayanaktan yoksundur. 

     Böbrekte kalsiyum kristallerinin oluşmasını azaltarak kalsiyum taşı oluşma riskini düşürür. 

     Uykusuzluk probleminde faydalı olabilir. 

 

Kullanım 

     Tenyalar için 200 gr kadar soyulmuş kabak çekirdeği sabah aç karnına öylece yada bal ve süt ile karıştırılıp yenir. 2 saat kadar sonrada felç olan tenyaları atmak için hintyağı yada benzeri bir dışkı yumuşatıcı alınır. Bu önemlidir çünkü kabakçekirdeği tenyaları öldürmeyip sadece felç eder. Bu uygulama ertesi gün birdaha tekrar edilir. 

    Diğer etkiler için sürekli kullanım gerekir. 

      

 

                                                 KARA HİNDİBA 

 

Latince İsim 

   Taraxacum Officinale 

 

Bitki 

    30 cm yüksekliğinde,baharda altınsarısı çiçekler açan otsu bir bitkidir. Çiçek yaprakları günışığında açık iken bütüngece kapalı kalırlar 

     Avrupa ve Asya da bulunmaktadır. Kendiliğinden yetiştiği gibi tarlalarda yetiştirmekte mümkündür. 

    Tıbbi etkiler için tüm bitki kurutularak kullanılır. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Ave C vitamini içeriği oldukça zengindir 

    Karaciğer, safra kesesi  ve böbreğin çalışmasını hızlandırır. Bu bağlamda safra kesesi taşlarının oluşmasını engellediği hatta onları erittiği iddia edilmektedir. Sindirim 

 sistemi şikayetlerini giderebilir. 

 

Kullanım 

    İlkbaharda salata olarak mutfaklarda kullanılır. 

    Eski dönemlerde ilkbahar detoksu olarak önerilmekteydi. 

    Safra kesesi taşları için ilkbaharda 2-3 ay kullanıldıktan sonra sonbaharda aynı kür tekrarlanır. Salatalarda bolca yer vermek yada çay olarak içilmek suretiyle kürü uygulamak mümkündür. 1-2 çay kaşığı kuru bitki bir fincan suda kaynatılır ve bu sabah akşam içilir. 

 

 

                                    KARNIYARIK OTU 

 

Latince İsim 

    Plantago Ovata 

    Plantago Psyllium 

 

Bitki 

    20-40 cm boyunda, ovata  sarımsı psyllium ise siyahımsı silindirik çiçekli bir ottur. 

    Hindistan,İran, Anadolu,Avrupa,K.afrika, ABD ve Brezilya da bulunur. 

     Tohumlar kullanılır.  

 

Tıbbi Etkiler 

     Bağırsakta su çekerek ishalde dışkıyı sertleştirir. Bu etki kısa sürede görülür. 

     Uzun süreli kullanımda ise keten tohumunda olduğu gibi bağırsak içinde şişmesi sebebiyle 

bağırsak hareketlerini arttırır ve kabızlığın giderilmesinde yardımcı olur. Tahriş edici olmaması ve kolay alışkanlık yapmaması ile kronik kabızlıklarda fayda sağlar. 

     Kandaki kolesterol seviyesini düşürür. 

     Safra kesesi taşları oluşumunu engeller. 

      Dışkıyı yumuşatıp bağırsak geçişini kolaylaştırdığı için hemoroidde kanamalı dönemleri azaltır, ayrıca hemoroid operasyonları sonrası da kullanılabilir. 

 

Kullanım 

    Dışkı yumuşatıcı olarak 15-40 gr kadar tohum gün içinde 3-4 e bölünerek yutulur ve her seferinde üstüne 1 bardak sıvı içilir. Bu tedavi  kronik kabızlık için uzun süre uygulanabilir 

    Diğer etkiler için uzun yıllar diyette yer verilmesi gerekir. 

   

 

 

 

                                             KETEN 

 

Latince İsim 

    Linum Usitassimum 

 

Bitki 

   30-150 cm yüksekliğinde, mavi çiçekli,otsu bir bitkidir. Yabani olarak bulunmayıp tamamı tarlalarda yetiştirilmektedir. 

    Anavatanının Anadolu yada batı Asya olduğu düşünülmektedir. Avrupa, Ortadoğu ve sıcak bölgelerde tüm dünyada özellikle tekstilde kullanılan keten lifleri ve bazı boyaların imalinde kullanılan beziryağı  için üretilmektedir. Ülkemizde ise kıyı bölgelerimiz ve iç anadoluda ekilir. 

    Tıbbi amaçlarla kullanılan yeri ketenin tohumlarıdır. Doğrudan yutulmak suretiyle kullanılabileceği gibi sıkılarak çıkarılan beziryağı adı verilen yağıda tüketilebilir. 

 

Tarihçe 

    MÖ 5000 yıllarından beri ekildiği bilinmektedir. Latince usitassimum en kullanışlı anlamına gelmektedir. Bu da eski dönemlerden beri ketenin çok yönlü faydalarının bilindiğini göstermektedir. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Direk olarak dışkı yumuşatıcı etkisi olmamasına rağmen bağırsakta su çekerek şişmekte ve bu sayede bağırsak hareketlerini arttırmaktadır. Yağıda boşaltımı kolaylaştırması açısından bir avantajdır.Özellikle tahriş edici etkisi olmaması ve kolayca alışkanlık yapmaması sebebiyle kronik kabızlık tedavisinde çok uygundur. 

   Sürekli kullanımda bazı kanser türlerine karşı koruyucu ve bazı kanserlerdede yavaşlatıcı etkileri vardır. Özellikle meme kanserinde bu etki gösterilmiştir. 

    Diğer bitkisel yağlar gibi damarsertliğine karşı koruyucu rol oynar. 

    Derinin bazı iltihaplarında iyilerştirici rol oynayabilir. 

 

Kullanım 

     Dışkılama kolaylaştırıcı etki için keten tohumları günde 3 kez bir çorbakaşığı dolusu olarak yenilir. Tohumları toz haline getirmenin daha etkili olduğu söylenmektedir. Tohumlar alındıktan sonra bir bardakta sıvı içmek gerekmektedir.Su,süt yada meyvesuyu olabilir. 

Yutulmadan keten tohumlarının ıslatılması doğru değildir. Temel olarak sürekli kabızlık şikayeti olanlara verileceği için etkisini göstermesi birkaç gün yada hafta sürebilir. Bu sebeple ketentohumu kullanımı vazgeçmeden sürekli olmalıdır. 

   Haricen kullanım içim ketentohumları sıcak suyla lapa haline getirilir yada beziryağı olarak deride problemli yer üzerine konur    

 

                                            KINA KINA 

 

Latince İsim 

       Cinchona Pubescens 

 

Bitki 

      5-15 metre kadar olabilen,hermevsim yeşil bir ağaçtır. 

      Anavatanı Peru ve Bolivya Dağları olup günümüzde Güney ve Orta Amerika ile Asya nın tropikal bölgelerinde yetiştirilmektedir. 

      6-8 yıllık ağaçların kurutulmuş kabukları kullanılır. Öncelikle birsüre güneşte bırakıldıkktan sonra fırınlarda tekrar kurutulur.   

 

Tıbbi Etkiler 

    Kına kına kabukları kinin içerir ve bitter acıdır. Özellikle ameliyat ve ağır mikrobik hastalıklar sonrası görülen iştahsızlıklarda çok iyidir. 

   Mide bağırsak kan akımını hızlandırması sebebiyle sindirimi kolaylaştırır ve gazları giderir. 

   Sıtma ve grip gibi hastalıklarda direnci arttırmak üzere verilebilir. 

 

Kullanım 

    Kınakına tentürü içinde acı tadını biraz daha makul bir dereceye getirebilmek için bir miktar portakal kabuğu özü ve tarçın da vardır. Bu tentür yemeklerden 45 dk önce bir fincan suya 20 damla olarak konulup içilir. 

   Çay olarak kullanılacaksa 1 çaykaşığı kuru kinin kabuğu üzerine 1 fincan kaynamış su dökülerek 10 dk demlenir. Günde 2-3 kez içilir. 

    Toz olarak alınacaksa kuru kabuk tozu 0.5 yada 1 gr günde 3 kezdir. 

    Hamileler kullanmamalıdır. 

 

Yan Etkiler 

    Kinine karşı alerji varsa kurdeşen ve egzemaya kadar çeşitli cilt problemleri oluşabilir. Bazen kanamaya eğilim görülmektedir. 

    Zehirlenme belirtileri görme ve duyma bozukluklarıdır. 

 

İlaç Etkileşimleri 

    Kalp yetmezliği için digoxin kullananlarda, digoxin zehirlenmesi olabileceğinden doz dikkatle takip edilmelidir. 

    Kanı sulandırıcı ilaç kullananlarda kanama görülebilir. 

 

                                        KIRLANGIÇ OTU 

 

Latince İsim 

    Chelidonium majus 

 

Bitki 

    30-70 cm boylarında altın sarısı çiçekli otsu bir bitkidir.  

    Avrupa ve asya nın bazı bölgelerinde yetişmektedir. 

     Çiçek açma döneminde toplanarak taze haldeki bitkinin topraküstü kısımları kullanılır. Kurutulmuş bitki tazesi kadar fayda sağlamaz. Taze bile olsa yetiştiği yere göre çok farklı miktarlarda etken madde içerebildiğinden etkisi dikkatle incelenmelidir. 

 

Tarihçe 

     Ortaçağda bitkilerin şekil ve renkleri hangi organa benziyorsa o organın hastalığına iyi geleceğine dair bir inanç vardı. Bu geleneğe göre altınsarı renkli çiçeklerinin safrayı andırması sebebiyle safrakesesi hastalıklarında kullanılıyordu. 

 

Tıbbi Etkiler 

     

     Özellikle safra kanalları ve bronşlar üzerinde spazm çözücü etkilidir. Dolayısıyla safra akımını kolaylaştırır.Ancak spazmçözücü etkisi güzelavratotuna nazaran daha zayıftır. 

    Pankreas enzimlerini de arttırdığı için sindirimi kolaylaştırır. 

    Uyutucu ve sakinleştirici etkileride vardır. 

 

Kullanım 

    Faydalı olabilmesi için kesinlikle taze bitki kullanılmalı ve etkisi takip edilmelidir. 2 çaykaşığı taze kırlangıçotu bir fincan kaynamış suda 10 dk demlenir ve yemekler arasında sıcak olarak içilir. Doz günde 3 kez 3 hafta süre iledir. 

    Kırlangıçotu tentürü Rodemachers tincture of chelidonium günde 3 kez 20 damla alınır. 

     Uyutucu etki için çayı yatmadan 1 saat önce içilmelidir. 

     Hamilelerde kullanım önerilmez.  

  

                           

                                        KIRMIZI KANTARON 

 

Latince Adı 

      Erythrea Centaurium 

 

Bitki 

     30-50 cm boyunda yaz aylarında pembe kırmızı çiçekler açan, kuru kırlarda yetişen otsu bir bitkidir. Ilıman iklim kuşağında rahatlıkla bulunabilir. 

 

Tarihçe 

     Centairum ismi Yunan Mitolojisinde yarı at yarı insan olan ve bitkilerin tıbbi etkilerini gösteren yaratık Chiron dan gelmektedir. 

     Keltlere göre kırmızı kantaron şans getiriyordu. 

     Saxonlar yılan ısısrıklarına önermişlerdi. 

     Ortaçağ da sihirli bir bitki olarak kabul edilen kırmızı kantaronun şeytanı kovduğuna inanılmıştır. 

 

Tıbbi Etkiler 

      Acı tadı sebebiyle mide asit salgısını ve kan dolaşımını uyararak iştah açar,mide hareketlerini hızlandırarak hazımsızlığı giderir. Bazı ciddi mikrobik hastalıklar sonrası görülen, mide asit salgısı azalması kaynaklı sindirim problemlerinde rahatlıkla tavsiye edilebilir.   

      Ağır yiyecekler yada fazla yedikten sonra sindirimi kolaylaştırmak amacıyla da kullanılabilir.  

 

Kullanım 

      Kurutulmuş bitkinin tamamı acı maddelere sahiptir.2-3 çay kaşığı kuru kırmızı kantaron üzerine 1 fincan kaynamış su dökülerek 15 dk kadar demlenir ve çay sıcak olarak değil ılık yada soğuk olarak içilir. Çay zamanı yemek aralarıdır. Bu sayede hem iştah açılır hemde yemek sırasında mide asit salgısı ve hareketleri artmış olacağından sindirim kolay olur. Bu çay özellikle çocuklardaki iştahsızlıklarda tavsiye edilmektedir.  

   Çayın tadını değiştirmek için 1 çay kaşığı nane yaprağıda eklenebilir. Mide asiditesini arttırmaya yardımcı olacağı için şeker yada bal ile tatlandırmak doğru olur. 

    Ayrıca bulunabilirse Centaury extreside günde 0.5 gr-2gr dozunda günde 3-4 kez alınabilir. 

 

 

                                              KOYUN OTU 

 

Latince İsim 

    Agrimonia Eupatoria 

 

Bitki 

    50-100 cm boyunda, sarı çiçekli otsu bir bitkidir. Gül ailesine ait olup dağ eteklerinde serin yerlerde yetişir. 

    Avrupa,Asya ve Amerika da ılıman iklimde bulunur. 

    Bitkinin topraküstü kısımları çiçekli dönemde toplanarak kurutulur. 

 

Tarihçe 

    Ortaçağda bu büyülü bitkiyi yastığının altına koyarak uyuyanların bitki oradan alınmadıkça uyanmayacağına inanılırdı. 

 

Tıbbi Etkiler 

     Safra akımı ve mide asidini arttırır. Böylece mideasidi azlığı ile karekterize gastritlerde  yada safra kesesi problemlerinde fayda sağlayabilir. 

     İshal durdurucu etkisi vardır. 

     Derinin, ağız ve boğazın iltihabi reaksiyonlarında kullanılabilir. 

 

Kullanım 

    Sindirim sistemi etkileri için günde 3-6 gr kuru bitki alınır yada çay olarak içilebilir. 

     Deri iltihabi reaksiyonları için lapası pansuman olarak ve ağız boğaz iltihapları için ise gargara şeklinde uygulanabilir.  

     

 

 

                                                LAHANA 

 

Latince İsim 

    Brassica Olecea 

 

Bitki 

     Akdeniz bölgesi bitkisi olup günümüzde iklim koşulları uygun olan heryerde yetiştirilmektedir.Tarlalarda sebze olarak yetiştirilen en eski bitkilerden biridir. 

      Taze lahana ve bundan elde edilen su kullanılır. 

 

Tıbbi Etkiler 

       Birçok önemli klinik çiğ lahana suyunun mide ve barsak ülserlerinde faydalı etkileri olduğunu teyid etmiştir. Mide çeperini mide asidine karşı korumaktadır.Yoğun kullanımda barsaklarda gaz birikmesine sebep olabilir ancak bu çok önemli değildir. 

      Crohn Hast. ve Ülseratif Kolit gibi barsak hastalıklarında da lahana suyunun olumlu etkileri bildirilmiştir.  

 

Kullanım 

      Lahana suyu hergün taze olarak hazırlanmalı ve asla kaynatılmamalıdır. Uygun meyvesuyu makinelerinde çok az içmesuyu eklenerek hazırlanır. Tadı tuhaf olabilir fakat hastalar birkaçgünde alışmaktadır. Günde 1 lt kadar hazırlanan lahana suyu sabah ve öğlen birkaç kerede içilmek suretiyle bitirilir. Tedaviye ara verilmeden 5-6 hafta devam edilmelidir. Bu sürede fayda sağlamadıysa ,daha fazla devam etmek bir yarar getirmez. 

    Lahana suyu sebebiyle mide barsak gazları artıp rahatsız ederse günde 3 kez papatya çayı bu problemi çözecektir. 

  

                                              MELEKOTU 

 

Latince İsim 

   Angelica officinalis 

 

Bitki 

   2 mt ye kadar yükselebilen,beyaz açık sarı yada çok açıkyeşil çiçekli,geniş yapraklı otsu bir bitkidir. 

   Kuzey Avrupa da denizkıyılarında ve dağlık bölgelerde vahşi doğada rastlanır. Ancak tıbbi kullanım için tarlalarda yetiştirilmektedir. 

   Türkiye de, benzer bir tür olan Angelica Sylvestris Anadolu dağlarında mevcuttur.Görünüm olarak çok benzerdir ancak aromatik kokusu melekotu kadar değildir. Dolayısıyla yurdumuzda yetişen türü yabani melekotu olarak adlandırabiliriz. Tabiidirki etken maddeside officinalis türüne göre daha azdır. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Bitter acı tadı sebebiyle mide barsak hareketlerini ve kan dolaşımını arttırarak iştah açar ve mide barsak gazlarını giderir. 

   Spazm çözücü etkisi sebebiyle bronş kaslarını gevşeterek astımda faydalı olabilir. 

   Haricen romatizmal ağrılara karşı tavsiye edilebilmekle birlikte deride tahriş yapabilir.Hassas cilde sahip olanlar dikkat etmelidir.  

    

 

Kullanım 

     Sindirim sistemi etkileri için melekotu kökü tozları, 2-3 çaykaşığı 1 fincan kaynamış suya olmak üzere yapılan çay kullanılır. İştahaçıcı olarak yemeklerden 45 dk önce sindirim sistemi gazlarını giderici olarak hemen yemekten sonra içilir.   

     Bronş genişletici etki için yukarıda bahsedilen çay, sabah akşam olmak üzere günde 2 kez şeklinde denenebilir. 

     Haricen kullanım için melekotu yağı vardır.  

     Hamilelerde kullanılmamalıdır. Ayrıca ultraviyole ışınlara karşı deri duyarlılığını arttırdığından tedavi altındayken güneş banyosu,solarium gibi uygulamalardan kaçınılmalıdır. 

 

İlaç Etkileşimleri 

     Kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte kullanıldığında kanama eğilimini arttırır. 

 

 

                                                         MEYAN 

 

Latince isim 

      Glycyrrhiza Glabra  

 

Bitki 

   30-60 cm boylarında, tüylü yapraklı, mavimsi mor çiçekli otsu bir bitkidir. 

   Doğu Avrupa ve Batı Asya da bulunur. Türkiye de doğal alanlarda kendiliğinden yetişmekte ve tarlalarda tarımı yapılmaktadır. Endüstriyel bir bitkidir.Kıvam ve şekilverici olarak ayrıca sigara,bira,plastik ve kolalı içecek imalatlarında kullanılan bir hammaddedir. 

    Tıbbi amaçlarla bitkinin toprakaltı kısımları kullanılır. 

 

Tıbbi Etkiler 

     Balgam söktürücü ve öksürük kesici etkileri vardır. 

     Gastrit ve ülser hastalarında önemli derecede rahatlamaya sebep olabilir. Etken maddesi glycrrhizin, kortizona benzer etki gösterir. Hücrelerde tahrişe bağlı olarak ortaya çıkan ağrıları azaltır. Çok önemli bir ilaç olan kortizonun, özellikle aktif ülserli hastalarda mideyi delmesi gibi tehlikeli bir yanetkisi bulunmasına karşı meyanın, daha hafif etkili olması yanında, normal kullanımda ülseri delmesi gibi bir riski yoktur. Ayrıca mide çeperindeki koruyucu salgıları arttırır. Özellikle aspirinin sebep olabileceği ülser vakalarında önleyici bir role sahiptir. 

     Multipl Skleroz hastalarının tedavisinde kortizon önemli bir yer tutar. Bu sebeple hafif seyreden vakalarda yada zaman zaman destek olarak hastayı rahatlatabilir.Ancak mutlaka hekim bilgisi dahilinde kullanılmalıdır.   

     Kronik hepatit C li hastalarda kullanım karaciğer kanserine dönüşme riskini azaltmaktadır. 

 

Kullanım 

     Balgam söktürücü etki için günde 3 kez 2 gr meyankökü tozu kullanılır. 

     Gastrit ve ülser de kullanım olarak papatya ve güzelavratotundan sonra gelir.Bu rahatsızlıklar için 20-30 gr kuru meyankökü ufalanarak, bir cezve sıcak su içinde 25-20 dk bekletilir. Elde edilen sıvı güniçinde yemeklerden sonra içilerek bitirilir. Su yerine papatya çayı kullanmakta mümkündür. 3-4 hafta bu tedaviye devam edilebilir. Daha uzun süreli bir tedavi düşünülüyorsa  mutlaka bir hekim kontrolu altında olmalıdır. 

   Eğer meyankökü extresi kullanılacaksa, günde 40 gr extre üçe bölünerek yemeklerden sonra alınır. 

   Meyankökü şerbeti doğu illerimizde tatlı bir içecek olarak tüketilmektedir. Esmer renkli bir sıvıdır. Ülser ve gastrit tedavilerinde yardımcı olarak faydalanılabilir. 

    Meyanbalı elde edebilmek için kökler suda kaynatıldığından etkili maddeler tahrip olabilmektedir. Parlak siyah renkli, macun kıvamında bir yiyecektir. 

    Hamile ve emziren hanımlar ile yüksek tansiyonlular kullanmamalıdır.  

     

Yanetkiler 

     Meyan kullanımı sırasında vücutta su birikimi olur. Özellikle el,ayaklar,ve yüzde şişkinlik yapabilir.Başağrısı ve başdönmeside görülebilir. Kan basıncı artar. Günlük tuz kullanımı azaltılırsa bu yanetkiler giderilebilir.  

 

İlaç etkileşimleri 

      Tansiyon düşürücü ilaçların etkisini azaltır. Kalp ritmi bozukluğu için ilaç kullananlar da bu etki ortadan kalkabilir. Dışkı yumuşatıcılarla birlikte kullanım kan potasyumunu istenmiyen seviyelere düşürebilir. 

     Kan sulandırıcıların etkisi artar, şeker hast ilaçlarının etkisi azalır. Doğum kontrol hapları ile birlikte alınması vücutta fazla sıvı tutulumu dolayısıyla kan basıncı artışına neden olabilir. 

     Kendisi kortizon etkili olduğundan kortizon kullanılıyorsa doz azaltılmalıdır. 

     Kalp yetmezliği için digoxin kullananlarda zehirlenme riski vardır. 

 

 

                                                   MÜGE 

 

Latince İsim 

   Convallaria Majalis 

 

Bitki 

   20 cm uzunluğunda, çan şeklinde, güzel kokulu, beyaz yada pembe çiçekli ve parlak kırmızı otsu bitkidir. 

   Avrupa kökenli bir bitki olup, hoş bir çiçek olması sebebiyle Amerika ve Kuzey Asya ya da tanıtılmıştır. Bahçelerde süs bitkisi olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde de daha çok Toroslar ve Marmara Bölgesinde rastlanır. 

    Çiçekler ve diğer topraküstü kısımları etken maddelere sahiptir. İlkbaharda çiçekler açtığında toplanır ve gölgede kurutulur. Taze bitki daha etkilidir. Meyveleri zehirlidir. 

 

 

Tarihçe 

    Alman efsanesine göre müge, bir gençkızın gözyaşlarıyla suladığı topraklarda ortaya çıkmıştır. İngiliz folklorunda ise Aziz leonard ın bir ejderha ile dövüşürken kanının döküldüğü topraklarda ilk defa yetişmiştir.  

 

Tıbbi Etkiler 

    Yüksükotu etken maddesi kadar kuvvetli olmamakla beraber kalp kaslarında kasılmayı kuvvetlendirir. Vücudda birikip zehirlenmeye yol açmaması yüksükotuna üstünlüğüdür.Bu sebeple hafif ve orta kalp yetmezliklerinde tercih edilebilir.  

     Sıkıntı ve stres sebebiyle oluşan çarpıntı tarzı şikayetlerde faydalı olabilir 

     

Yan Etkiler 

     Yüksek dozlarda  bulantı,kusma,başağrısı,görme bozukluları ve kalpte ritim bozukluklarına yol açabilir. Ancak ağızdan kullanımda etken madde emilimi çok az ve vücuddan atılım hızlı olduğundan tehlikeli zehirlenme ihtimali düşüktür. 

 

Kullanım 

     Zehirli etken maddeler içerdiğinden bitkinin herhangibir şekilde doğrudan kullanımı tavsiye edilmez. İlaç haline getirilmiş formları kullanılır. 

 

İlaç Etkileşimleri 

    Kalp ilaçlarının etkilerini arttırıp zehirlenmeyi kolaylaştırabilir. 

 

 

                                                            NANE 

 

Latince isim 

        Mentha piperita 

 

Bitki 

      Doğu Asya kökenli bir nebat olup, tüm dünyada ılıman iklim kuşağında, vahşi doğada yetişen ve bahçelerde yetiştirilen, boyu 80 cm e kadar uzayabilen otsu bir bitkidir. Sulak ve gölgelik yerleri sever. Birçok türü vardır. Hemen hepsi belli oranlarda ana etken maddesi olan mentholü içerir. Yemeklerde kullanılan tip genellikle mentha aquatica dır. Halbuki tıbbi nane piperita olan türdür.    

    Tüm Avrupa ve ABD de yetiştirilmektedir.    

 

Tarihçe 

     Bilinen en eski tıbbi bitkilerden biridir.Yunan mitolojisinde nanenin hikayesi şöyledir: Yer altı tanrısı Pluton un güzel hanımı, eşinin sadakatsizliğine tanık olunca kendisini  güzel kokulu bir bitki olan naneye dönüştürür. 

 

Tıbbi Etkiler 

      Nane yaprağı çiğnemek ağız kokularını giderir. 

      Mide iç yüzeyindeki hücrelerde orta derecede ağrı kesici etkisiyle bulantı ve kusmayı önler. Bu özelliği sebebiyle vasıta tutmalarında çok iyidir.   

     Nane çayı bulantı, kusma,karınağrısı ile seyreden  gastrit, ülser gibi mide bağırsak hastalıklarında bu şikayetleri gidermek amacıyla da tüketilebilir. Ancak bu hastalıklarda alman papatyası gibi iyileştirici etkisi yoktur. 

      Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarını uyarak safra yapımı ve akışını arttırır.Bu sayede yağlı besinlerin sindirimi kolaylaşır. 

      Kronik pankreas hastalıklarında, pankreas salgısı azlığına bağlı sindirim bozuklukları naneye iyi cevap verir. 

      Hafif acı tadı ve kokusuyla iştah açar, hazmı kolaylaştırır ve mide bağırsak gazlarını giderir. 

     Hafif kabız yapıcı ve spazm çözücüdür. 

     Nane yağı haricen etkili bir ağrıkesicidir. Kas ve kemiklerdeki romatizmal ağrılarda, ayrıca sıkıntı ve stres kaynaklı başağrılarında rahatlıkla fayda sağlayabilir. 

    Ayrıca İritabl kolon sendromunda da faydalı sonuçlar verir. 

       

 

Kullanım 

        Vasıta tutmalarına karşı nane şekeri şeklinde tüketilmesi çok yaygın ve bilinen bir uygulamadır. 

       Ayrıca ameliyat sonrası bulantılarda da bir kahve fincanına 3-4 damla naneyağı damlatılarak bulantı önleyici etkisinden faydalanılabilir.  

       Karaciğer ve safra fonksiyonlarını uyarmak, mide bağırsak gazlarını gidermek ve pankreas hastalıklarında ilaç tedavisine yardımcı olmak gayesiyle nane çayı kullanılabilir.    

Nane çayı, 2-3 çay kaşığı tıbbi nane üzerine bir fican kaynamış su dökmek suretiyle hazırlanır.Taze yapraklar çok daha iyidir. Nane evlerde saksılarda bile yetiştirilebileceği için rahatlıkla bu şekilde tüketilebilir. Nane kaynatılırsa içindeki bazı etken maddeler kaybolacağından kesinlikle kaynatılmamalıdır. Bu çay 2-3 ay süreyle günde 2-3 defa olmak suretiyle bir kür olarak uygulanır. İstenilirse bal ile tatlandırılabilir. Kesme şeker üzerine damlatılacak 2-3 damla naneyağıda çayın görevini görür. Etki arttırılmak istenirse çaya Frenk kimyonu tohumları atılabilir yada nane yağına Frenk kimyonu eklenebilir. 

        Hıçkırıkta nane çayı sıcak olarak yudum yudum içilebilir. 

       Romatizmal yada burkulma ezilme vs sebepler kaynaklı kas ve kemik ağrılarında, ağrılı bölge nane yağıyla hafifçe ovulmak suretiyle ağrıkesici etkisinden faydalanılabilir. 

       Migren tipi yada sıkıntı stres kaynaklı başağrılarında ilk başvurulması gereken çarelerden biridir. Çünkü ağrıkesici ilaçlara karşı kısa zamanda tolerans gelişmekte ve sıkça ağrıkesici kullanımı gerektiren bu tip başağrılarında, zaman içinde kullanılan ağrıkesici dozu arttırılmak   

zorunda kalınmakta sonuçta o ağrıkesici yüksekdozlarda bile etkisiz hale gelmektedir. Böyle bir durumda ağrıkesici değiştirilmekte fakat yeni ağrıkesicinin akıbetide aynı olmakta ve bu kısırdöngü böylece devam etmektedir. Bu açıdan bakıldığında ,ağrıkesici silahını en sona saklamak ve bu ağrıkesicilere karşı tolerans geliştirilmesi dönemini elden geldiğince ötelemek 

 amacıyla özellikle hafif ağrılarda nane yağı oldukça etkilidir. Nane yağı ile şakakların ovulması yada nane yağının doğrudan koklanılması ve sessiz bir ortamda istirahate çekilinmesi birçok vakada etkili olacaktır. Bu kullanım esnasında tahriş edebileceği sebebiyle nane yağının gözlere kaçmamasına dikkat edilmelidir. 

       Nane yağında hafif mikrop öldürücü etki olduğundan küçük yaralanmalarda kullanılabilir. 

      Nezle, soğukalgınlığı gibi üst solunum yolları hastalıklarında kaynamış suya atılan 2-3 damla nane yağının burundan nefes alınarak solunması nefes açar ve ferahlatır. 

      Nane-limon  çayı halk arasında sıkça kullanılan ateş düşürücü bir ev ilacıdır. Yarım rendelenmiş limon bir cezvede kaynatılır ve ateşten alınarak üstüne 3-4 tatlıkaşığı nane ile bir miktar bal eklenir. 5 dk sonra ateşdürücü çayınız hazırdır. Sıcak olarak içilir. 

     Hamilelikte özellikle ilk dönemde uzun süre kullanılmamalıdır. Rahimde kanamaya sebep olabilir. 

 

Yan Etkiler 

     Hafif kabız yapıcı etkisi vardır.Ancak bu etki taze hazırlanmış çayda daha azdır.30 dk cıvarı beklemeyle yapraklardaki tanen kabızlığı arttırabilir. Zaten mevcut bir kabızlık şikayeti varsa nane çayı kesinlikle taze içilmeli, buna rağmen kabızlık yapıyorsa içine bazı yumuşatıcı bitkiler eklenmelidir. 

    Mideden yemekborusuna doğru yanma yani reflü şikayeti varsa naneçayı önerilmez.Çünkü yemek borusu kaslarını gevşettiği için reflüyü arttırır. 

 

 

                                                        OĞULOTU 

 

Latince isim 

      Melissa Officinalis 

 

Bitki 

          Yaprakları ezildiğinde limon gibi koktuğu için limon nanesi adı da verilmektedir. 60-70 cm lik otsu bir bitkidir. Küçük sarı yada beyaz çiçekleri vardır. 

           Akdeniz bölgesi bitkisidir.Batı Asya ve Avrupa nın tamamında da bulunur. 

           Çiçekli bitkinin tamamı etken maddelere sahiptir. Taze yada kurutulmuş yaprakları veya bitkiden elde edilen yağ tüketilir. 

 

Tarihçe 

      Melissa Latince arı anlamına gelmektedir. 2000 yıldır Akdeniz ülkelerinde popüler bir arı bitkisidir. Oğulotu yetişen bahçeyi arıların asla terk etmeyeceği söylenir. 

 

 

 

Tıbbi Etkiler 

      Oğulotu öncelikle yatıştırıcı, hafif uyku verici ve spazm çözücüdür. Bu nedenle sıkıntı stres kaynaklı mide ağrıları ve bağırsak gazları başlıca kullanım alanıdır. Sindirim sistemi, 

 kişinin ruhsal durumundan en fazla etkilenen organlara  sahiptir. Yani, sıkıntı, üzüntü, stres sonucunda  ortaya çıkan bağırsak gazları, şişkinlik, mide bağırsak sancıları şikayetlerinde oğulotu fayda sağlayabilir. 

      Hafif uyku verici etkisinden uyumakta zorluk çekenler fayda sağlayabilir.Birçok vakada etkili bir çözüm olacaktır. 

      Sinirsel kökenli çarpıntılar da oğulotuna iyi cevap verebilir. 

      Oğulotu yağı haricen ağrıkesicidir. 

 

Kullanım 

      Mide bağırsak rahatsızlıklarında kuru oğulotu yapraklarından yapılan çay sabah ve yatmadan önce olmak üzere günde 2 kez içilir. Çayı hazırlarken 2-3 çaykaşığı kuru yaprak üzerine bir fincan kaynamış su döküp 10-15 dk beklemek gerekir. İstenilirse bal ile tatlandırılabilir. 

      Uykusuzluk için ise sadece yatmadan bir saat önce 1-2 bardak oğulotu çayı içmek yeterli olabilecektir.  

       Sinirsel çarpıntılarda da aynı şekilde 1-2 bardak oğulotu çayı denenebilir. 

       Yapılan çalışmalar dozu arttırmakla oğulotu etkilerinin artmadığını ve tam tersi oğulotunun düşük dozlarda etkili olduğunu göstermiştir. 

            Oğulotu yağı haricen migren ve sıkıntı stres kaynaklı başağrılarında şakaklar ovulmak suretiyle tüketilebilir. 

            Oğulotu ve nanenin birlikte kullanımı yada naneçayı tedavisi sırasında zaman zaman oğulotu çayınada yer verilmesinin her ikisininde etkilerini arttırdığını gösteren çalışmalar vardır. 

 Carmelita drops= eau de melissa des carmes 

 

 

 

                                     

 

                                                ÖKSE OTU 

 

Latince İsim 

   Viscum Album 

 

Bitki 

      Özellikle elma, armut,kiraz,erik,ıhlamur,kavak,meşe,çam,köknar gibi ağaçların üzerinde parazit olarak yaşayan bir bitkidir. İlkbaharda sarımsı yeşil çiçekler açar ve bezelye büyüklüğünde parlak beyaz meyvaları vardır. 

      Avrupa ve İran da görülür. Ülkemizde de Siirt Mardin taraflarında vardır. 

      Tüm bitki etken maddelere sahiptir. 

 

Tarihçe 

   Hristiyanlık öncesi ökseotu kutsal bitkiler arasında sayılmaktaydı. Bunun sebebinin bitkinin topraktan değilde tuhaf bir şekilde ağaç dallarından çıkması olduğu düşünülmektedir. Keltler ve eski Alman uygarlıkları ökseotunu büyü,tütsü ve dualarında kullanıyorlardı. Bembeyaz giysiler içindeki Kelt rahipleri ilkbaharda altın orakla öseotlarını keser ve eski yılın ölüp, ışıkla birlikte yeni yılın geldiğini ilan ederlerdi. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Hafifçe tansiyon düşürücü etkisi vardır. Yüksek tansiyonun sebep olduğu başağrısı,baş dönmesi,halsizlik gibi şikayetleri giderebilir. Özellikle sıkıntı üzüntü ile yükselen yüksek tansiyon vakalarında faydalanılabilir. 

   Romatizma da ağrılı dönemlerde ağrı kesici olarak etkilidir. 

   Ökseotunun kanser tedavisinde etkili olabileceğini gösteren bazı bulgular vardır. Özellikle meme kanserinde denenmiş ve  tıbbi kanser tedavisi sırasında destek olarak kullanıldığında kemoterapinin yanetkilerini azaltmada faydalı olabileceği gösterilmiştir. 

 

Yan Etkiler 

     Yüksek dozlarda zehirlidir. 

      Hamilelerde düşüğe yol açabilir. 

 

Kullanım 

     Meyveleri yapışkan bir sıvıya sahiptir ve bu sıvı ağaç dallarına sürülerek küçük kuşları yakalamak için ökse yapılır. Bu sebeple bitkinin ismi ökseotudur. 

    1 çaykaşığı kuru ökseotu oda sıcaklığındaki suda 12 saat bekletilir ve bu çay günde 3 kez içilir. 

 

       

         

                                                        PAPATYA 

 

Latince isim 

    Matricaria Recutita (Alman papatyası) 

    Matricaria Discoidea ( Adi Papatya) 

 

Bitki 

        Doğada kendiliğinden yetişen çok sayıda papatya türü olmasına rağmen, tıbbi etkileri bakımından önemli olan tür  Alman Papatyası dır. Bu ortası sarı ve yaprakları beyaz olan türdür. 50 cm e kadar uzayabilen otsu bir bitkidit. Eğer tazesi bulunmuşsa çiçeğin ortasındaki konide, bıçakla ortadan ikiye yarıldığında boşluk bulunması türün ayırıcı tanısında karekteristiktir. Bu papatya türüne şekil olarak en çok benzeyen papatya türü Arthemis Arvensis kötü kokusuyla ayırt edilebilir. Diğer papatya türlerindeki tıbbi etkiler alman papatyası gibi olmadığından satın alma sırasında dikkat edilmelidir. Kuru papatyada alman papatyasını  tanımak ise profesyonel olmayanlar için nerdeyse imkansızdır.Piyasada bulunan papatya çayları normalde Alman Papatyası değildir. Dolayısıyla istenen etkileri göstermekte yetersiz kalabilirler. 

     Adi papatya da çiçeklerin yaprakları yoktur ve alman papatyasındaki güzel koku yerine kötü sayılabilecek bir kokusu vardır.  

    Papatya ılıman iklim bitkisi olup, tüm Avrupa, Kuzey Amerika ve Kuzeybatı Asya da daha sık bulunur. 

   Papatya nın çiçekleri ve bu çiçeklerden elde edilen ürünler tıbbi amaçlar için kullanılır. 

     

 

Tarihçe 

      Eski Mısır da her derde deva olarak kabul edilmiş ve Güneş Tanrısı Ra ya tahsis edilmişti.  

      Ortaçağda ise papatya, havayı temizlemesi için evlerin zeminlerine ekiliyordu. 

 

Tıbbi Etkiler   

   Acımsı lezzeti sebebiyle iştah açar ve sindirimi kolaylaştırır. Yemeklerden sonra içilebilecek uygun bir içecektir. 

       Spazm çözücü, gaz giderici ve iltihabi reaksiyonları önleyici etkileri gastrit ve ülserlilerde ve  bağırsak gazları sebebiyle şişkinlik olan hastalarda önemli rahatlama sağlar. Sadece ağrı kesici olarak değil aynı zamanda gastrit ve ülseri iyileştirici etkileride gösterilmiştir. Çünkü aynı zamanda yara iyileşmesini hızlandırıcı özelliklerede sahiptir. Diğer bir önemli özellik mide yüzeyinin direncini arttırmasıdır.Böylelikle gastrit ve ülser oluşumu zorlaşır. 

    Sözkonusu etkiler sebebiyle, mide rahatsızlıklarında papatya kullanımının uzun bir geçmişi bulunmaktadır.Bu kullanım günümüzde bilimsel çalışmalarla doğrulanmıştır. 

     Aynı etkiler sebebiyle İritabl Kolon, Spastik Kolon, Crohn Hastalığı, Ülseratif Kolit gibi bağırsak hastalıklarında da faydalanılabilir. 

      Alman papatyasının diğer önemli bir özelliği bakterilerin ürettiği zehirli maddeleri etkisiz hale getirebilmesidir.Bu sebeple solunum sisteminin mikrobik hastalıklarında, özellikle sinüzit ve boğaz iltihaplarında hastalığın en şiddetli geçtiği günlerde bakteri zehirlerinin etkisini azaltarak rahatlamaya yardımcı olabilir. Papatya yağı derinin iltihabi hastalıkları ve mantarlarınada etkili olabilir. 

     Yara iyileşmesini hızlandırıcı etkiler sebebiyle hafif hemoroidlerde oturma banyosu olarak tavsiye edilebilir. Yatalak hastaların dekubitis yaralarında faydalı olabilir 

     Antialerjik ve antiiltihabi özellikleriyle egzema  sedef gibi rahatsız edici deri hastalıklarında ılık kompres olarak kullanılabilir.   

     Spazm çözücü etki sebebiyle hanımların ağrılı adet günlerinde sancıları azaltabilir. 

      Papatya  suyu saça yada tüylere sürülüp güneşe çıkılırsa  onları sarartır. 

      Papatyaçayı ishallerde de hem sıvı ihtiyacını giderir hemde mikrop öldürücü etkisiyle iyileşme sürecine olumlu katkı yapar. 

     Sakinleştirici ve uyutucu etkisi sebebiyle uyku problemi çekenler ilk seçenek olarak deneyebilirler. 

      Yukarıdaki etkilerin tamamı alman papatyasında daha belirgin olup adi papatya da ise farklı olarak barsak kurtlarını öldürücü etki vardır. 

 

Kullanım 

        Mide bağırsak gazları yada gastrit, ülser kaynaklı ağrılar bir fincan alman papatyası çayı ile rahatlıkla giderilebilir. Bu tarz kullanım bir noktada piyasada bolca bulunan antiasit çiğneme tabletlerinin görevini görmektedir. 

         Hedef sadece ağrıyı gidermek olmayıp, mide bağırsak rahatsızlıklarımızda iyileşme sağlamak ise bu durumda   papatya kullanımı 2-3 ay gibi planlanmalıdır. Bu dönemde alman papatyası çayı günde 3-4 kez içilir. İdeal zamanlar midenin boş olduğu kahvaltı öncesi ve yemek aralarıdır.Böylece papatya çayının mide çeperine doğrudan teması sağlanmış olur. 

       Taze papatyadan hazırlanacak olan çaylar daha etkili olmalarına rağmen birçok kimse, bu imkana sahip olmayacaktır. Buna karşı kurutulmuş alman papatyası piyasada bolca mevcuttur. Ancak kurutulmuş papatyada, alman papatyası olup olmadığını anlamak zor olacağı için  satın aldığımız yere ve ürüne güvenmeliyiz. 

       Uygun doz 2 demlik poşeti yada 2-3 çay kaşığı kuru papatya üzerine bir fincan kaynamış su olarak düşünülmelidir. Papatya içinde bulunan etken maddelerin bir kısmı papatya uçucu yağında olması sebebiyle, bitki asla kaynatılmamalıdır. Çünkü kaynama sırasında bu maddeler uçar. Papatya sıcak su içinde en az 5-10 dk beklemeli ve hazırlanan çay yavaş yavaş, yudum yudum ve sıcak olarak içilmelidir. Gastrit ve ülser gibi mide asit salgısının fazlalığına sık rastlanılan durumlarda şeker de mide asidi salgılanmasına yol açacağından çaya şeker koyulmaması önerilir. 

       Solunum sisteminin mikrobik hastalıklarında, akut ve kronik bronşitte, sinüzitlerde papatya çayının buharı solunmak suretiyle faydalanılır. Geniş bir tencerede kaynayan suya iki avuç taze yada kuru papatya atılarak çıkan buhar, nefes alarak içeriye çekilir. Buharın dağılmasını engellemek için baş çevresi bir bezle kapatılabilir. Bu işlem özellikle hastalığın en ağır seyrettiği günlerde, günde 2-3 kez tekrarlanarak rahatlama sağlanabilir. 

     Ağız ve boğazın mikrobik hastalıklarında ise şekersiz papatya çayı ile gargara yapılabilir. Gargara mümkün olduğunca sıcak olmalıdır. 

     Hemoroidlerde ise küçük bir leğene kaynar su konup içine 3 avuç dolusu papatya atılır ve su ılıklaşınca 30 dk süreyle içine oturulur. Bu işlem günde 2 kez tekrarlanır. 

      Egzema,sedef gibi rahatsızlık verici deri hastalıklarında şekersiz papatya çayına batırılmış  

pamuk yada gazlıbez kompresler tahrişi azaltıp, rahatlama sağlayabilir. 

     Bağırsaktaki yuvarlak kurtlar için adipapatya çayı lavman olarak kullanılır ve aynı zamanda içilir. 2 çaykaşığı kuru adipapatya bir fincan kaynamış suda 10 dk demlenerek günde 3-4 kez içilir. Ayrıca aynı çay 50-100 mlt olarak lavman şeklinde uygulanır. Enfeksiyon hafifleyince lavman kesilir fakat çaya 3-4 hafta daha devam edilir. Felç olmuş kurtları dışarı atmak için haftada iki kez dışkı yumuşatıcı alınarak bağırsaklar tamamen boşaltılır.     

 

Kamillosan cream= papatya kremi egzema için 

 

 

                                                      PATATES 

 

Latince İsim 

     Solanum Tuberosum 

 

Bitki 

     Topraküstünde 50-60cm kadar uzayabilen yeşilyapraklı bitkinin sarı renkli toprakaltı çok sayıda kökleri vardır. Patates olarak adlandırdığımız sebze bu köklerdir. 

    Tüm dünyada ılıman iklimde yetiştirilir.Hemen hemen tüm dünya mutfaklarında yer alan bir sebzedir. 

      İlaç olarakta bitkinin toprakaltı kökleri kullanılır.  

 

Tıbbi Etkiler 

     Çiğ patates suyu ülser hastalarında sancı gidermekte etkilidir. Etken maddesi güzelavratotu etken maddesine benzer ancak onun kadar etkili değildir. Yinede ülser sancılarını gidermeye yeter. İyileştirici etkisi ise çok hafiftir. 

 

Kullanım 

     Haşlanmış patates suyu değil çiğ patates suyu kullanılmalıdır. Daha çok sancı giderici olarak kullanılacağı için düzenli bir tedaviden çok ağrılar artınca bir bardak içmek suretiyle kullanılabilir. Katı meyve sıkacağı ile bu sıvı elde edilebilir. 

     Birçok ülser diyetinde haşlanmış patates yer alır. 

 

Yanetkiler 

     Özellikle çok miktarlarda kullanınca gözbebeklerinde  genişleme dolayısıyla görme bozuklukları  ve boğazkuruluğu yapabilir. 

 

                                                 PELİN OTU 

 

Latince İsim 

     Artemisia Absinthium 

 

Bitki 

    Papatya ailesinden, 1 mt ye kadar uzayabilen, küçük sarı çiçekli yolkenarları ve çayırlarda yetişen bir ottur. 

     Başlıca Avrupa da olmak üzere Kuzey Afrika ile Asya ve Amerika nın ılıman iklim kuşağında rastlanmaktadır. Türkiyede de Kuzey ve iç Anadoluda rastlanmaktadır. 

    Çiçekli dönemde toplanmış bitkinin, kurutulmuş yada taze  yaprak ve çiçekleri etken maddelere sahiptir. 

 

Tıbbi Etkiler 

     Tipik bir aromatik acıdır. Bu sebeple iştah açar, mide bağırsak hareketlerini hızlandırarak sindirimi kolaylaştırır ve gaz şikayetlerini giderir  

     Safra yapımı ve akımını arttıran en iyi bitkilerden biridir. Hem safra kesesi hemde mide ve bağırsaklara aynı anda etki edebilmesi sebebiyle özel bir yeri vardır. 

      Barsak kurtlarını felç eder ancak zehirli olduğundan bu amaçla kullanılmaz. 

       Merkez sinir sistemini uyarıcıdır. 

      Genel olarak aktive edici ve zindelik vericidir.Bu sebeple grip, soğuk algınlığı gibi hastalıklarda tavsiye edilmektedir.Ağır hastalıklar sonrası dinlenme dönemleride pelinotu kullanımı için uygun dönemlerdir. 

      Crohn Hastalığında atak dönemlerinde kortizon yerine kullanıldığında olumlu sonuçlar alınmıştır. Hem şikayetleri geriletmekte hemde atak sonrası uzunca bir süre rahat dönem sağlamaktadır. 

     Kinine dirençli sıtma vakalarında denenmiş ve başarılı sonuçlar bildirilmiştir. 

 

Kullanım 

     Saralılar, mide ülseri olanlar, hamileler ve emziren bayanlar kullanmamalıdır. 

     Uçucu yağı zehirli olduğundan bu yağı uzaklaştırmak için bitki kaynatılmak suretiyle çayı yapılmalıdır. 

       Safra kesesi çalışmasını arttırmak için 1 fincan suya 1 çay kaşığı kuru pelinotu gelecek kadar konur ve yaklaşık 10 dk süreyle kaynatılır.Bu çay yemeklerden 15-20 dk sonra tatlandırılmadan içilir. Bu şekilde safrakesesi uyarıcı etki daha belirgin ve tadının tolere edilmeside daha kolay olmaktadır. Bu tedavi 3-4 haftadan daha fazla uzatılmamalıdır. 

    Zindelik verici ve iştah arttırıcı etki için ise aynı çay günde 3-4 kez tatlandırılarak içilebilir. 

    Pelinotu yağı, aynı amaçla yarım bardak suya 20-30 damla dozunda günde 3 kez, pelinotu extresi ise tablet şeklinde günde 0.2 gr olarak alınmalıdır. 

      

    Yan etkiler 

      Fazla kullanılırsa kusma,mide krampları, başağrısı, sara benzeri nöbetler görülebilir. 

 

     İlaç etkileşimleri 

        Bazı uyku ilaçlarının etkisini ve bağırsaklardan demir emilimini azaltmaktadır. 

         

  

 

                                                      PORTAKAL 

 

      Greyfurt gibi kemik erimesini engellemektedir. Özellikle kabuklarında bulunan heperitin ve naringenin karaciğerde östrojen hormonu yıkımını azaltarak kemikyapımında etkili hormonların kanda daha fazla kalmasını sağlıyor. Bu sebeple kabuklar diyete az miktarda eklenmeli ancak fazlası zararlıdır. 

      Kuruerik kemikerimesinde etki arttırıcı. 

 

 

                                                RAUWOLFİA 

 

Latince İsim 

   Rauwolfia Serpentina 

 

Bitki 

   Yaklaşık 1 mt boyunda,beyaz çiçekli ve 20 cm e kadar olabilen geniş yapraklı bir bitkidir. 

    Hindistan orijinli olup Sri Lanka ve Endonezya nın bazı bölgelerinde de görülmektedir. Özellikle Himalaya ların eteklerinde rastlanmaktadır. Değerli bir bitki olduğundan benzer türler aynı iklime sahip bölgelerde yetiştirilmektedir. 

    Vahşi olarak yetişen bitkilerde 4, yetiştirme olanlarda ise 2 yaşındaki kökler toplanarak 60 C de kurutularak toz haline getirilir. 

 

Tarihçe 

     MÖ 1000 yıllarına ait Hindu yazıtlarında bitkiye ait bilgilere rastlanmaktadır. Hindistan da birçok tıbbi durumda bitki öneriliyordu ancak uyutucu ve yatıştırıcı etkileri için yıllarca ruh hastalıkları tedavisinde kullanılması en bilinen özelliğiydi. Hintli lider Gandi stresli geçirdiği günlerin akşamında gevşemek için rauwolfia çayı içiyordu. 

    Alman Dr. Leonhard Rauwolfia 16.YY da Asya ya yaptığı bilimsel gezi sonrasında tıpta kullanılabilecek bazı bitkilere dikkat çekmişti. Etkileri konusunda ayrıntılı bilgi yazmamış olmasına rağmen kendisinden 100 yıl sonra Fransız botanikçiler isimlendirme sırasında jest olarak bitkiye onun ismini verdiler. 1940 ta Hintli Dr vakil rauwolfia yı tansiyon düşürücü olarak tıbba sundu ve bu tarihten sonra yapılan birçok bilimsel çalışma sonucu günümüzde ilaç olarak etken maddenin hemen tüm özellikleri bilinmektedir. 

 

Tıbbi Etkiler 

     Beyindeki merkezlere etki ederek tansiyonu düşürür,kalp atışlarını azaltır,bağırsak hareketlerini hızlandırır. Bunlar içinde önemli olan tansiyon düşürücü etkidir. Kuvvetli tansiyon yüksekliklerinde etkili olamayabilir ancak  hafif yüksek tansiyonlarda ilk tercih edilebilecek çarelerden biridir. Etki 2 hafta sonra başlayıp bırakıldıktan sonra birsüre daha devam eder. Bitkisel tansiyon düşürücüler içinde en iyisidir. Tansiyon yüksekliğini tedavi etmez ancak kullanıldığı süre zarfında normal seviyelerde tutar. 

     Ayrıca sakinleştirici ve uyutucu rol oynar. Duygu durumunu dengeye getirir.Bu sebeple psikosomatik hastalıklar ( sıkıntı sonucu gelişen midede gaz, başağrısı,çarpıntı vs) ve psikozlarda ( ruh hastalıkları) özellikle şizofrenide kullanım alanı bulur. Tabiidirki uykusuzlukta da denenebilir.    

 

Yan Etkiler 

    Burun deliklerinde daralma,ishal,depresyon gibi etkiler görülebilir. Sersemlik yapabileceğinden tedavi altında araç kullanılmamalıdır. 

    Ellerde titreme ve genel ilgisizlik ile karekterize Parkinson benzeri bir sendroma yol açabilir. 

 

Kullanım 

     Bitkinin kendisi kullanılabileceği gibi extreside vardır. Ayrıca etken maddeleri eczanelerde ilaç formunda satılmaktadır. Tedavi planı ve takibi doktor tarafından yapılmalıdır.  

     Tedaviye düşük dozlarla başlanıp istenen etkiye ulaşıncaya kadar derece derece arttırmak en iyi yoldur.  

     Ruh hastalıklarında kullanılmaz. 

 

İlaç Etkileşimleri 

      Alkol , sakinleştirici ve uyutucu ilaçların etkilerini arttırır. 

       

                                                  RAVENT 

 

Latince İsim 

   Rheum Officinale 

   Rheum Palmatum 

 

Bitki 

      1-2 mt yükseklikte, büyük yapraklı, kırmızı,pembe yada beyaz çiçekli, bezelye büyüklüğünde bordo meyvaları olan otsu bir bitkidir. 

      Kuzey Çin, Moğolistan ve Rusya da yetişir ve yetiştirilir. 

      Köklerinin üzerinde bulunan kabuk soyulduktan sonra kurutulur toz yada çay olarak kullanılabilir. 

 

Tarihçe 

   Çok eski zamanlardan beri Çin de bilinmektedir. 17 YY da kervanlarla Rusya üzerinden Avrupaya da gelmeye başlamış ve böylece batı dünyasında da tanınmıştır. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Düşük dozlarda iştah açıcı ve bağırsak hareketlerini arttırıcıdır. 

    Daha yüksek dozlarda ise bağırsaklarda su emilimini azaltarak dışkıyı yumuşatır ve bağırsak hareketelerinide arttırarak dışkılamayı sağlar. Sinameki ye nazaran daha iyi tolere edilir ve etki sırasında karın ağrısı olma ihtimali daha azdır. Yaşlı kimseler de az yada çok damar sertliği olduğundan karın ağrısına eğilimlidirler. Bu sebeple sinamekiye tercih edilir. 

 

Kullanım 

    Ravent kökü tozu toz olarak yada suyla birlikte alınabilir. İştah açıcı etki için bir çaykaşığı (0.2 gr)  yada dışkı boşaltıcı etki için bir çorba kaşığı (1-2 gr) kullanılır. Suyla alınacaksa sıcak suda demleme olarak çay şeklide de yapılabilir.   

    Tüm kabız ilaçlarında olduğu gibi 1-2 haftadan daha uzun süre kullanılmamalıdır. Bağırsak tembelliğine yol açabilir. 

 

İlaç Etkileşimleri 

     Uzun süreli kullanımda kalp yetmezliği için digoxin kullananlarda zehirlenmeye yol açabilir.  

 

 

 

                                                  REZENE 

 

Latince İsim 

      Foeniculum Vulgare 

 

Bitki 

       1-2 mt ye kadar uzayabilen,ince uzun çok sayıda yapraklı ve sarı çiçekli otsu bir bitkidir.         Akdeniz bölgesi bitkisi olup,Balkanlar,İran, Hindistan ve Çin  de doğal olarak yetişmekte ve tarımıda yapılmaktadır. Ülkemizde de kıyı kesimler ağırlıkta olmak üzere birçok bölgede yetiştirilmektedir. 

      Rezenenin  tohumları kullanılır. Kuvvetli aromatik kokulu ve tadı hafif tatlımsı yakıcıdır. Etken maddeler yağında olup yağ çok soluk sarı renklidir. 

 

Tarihçe 

    Eski Mısırlılar rezeneyi sakinleştirici ve sancı giderici olarak kullanıyordu. 

 

Tıbbi Etkiler 

    En önemli etkisi mide ve barsak gazlarını gidermesidir. Frenk kimyonu kadar kuvvetli etkisi olmasada kokusu ve tadının çok güzel olması avantaj sağlar. 

    Özellikle bebeklerde görülen gaz sancılarında sıklıkla önerilmektedir. 

    Çocuklarda görülen ishallerde de faydalıdır. Rezene çayı hem sıvı ihtiyacını giderir hem de barsak hareketlerini arttırarak barsak spazmını çözer ve biriken gazın boşalmasını kolaylaştırarak rahatlama sağlar.Mikrop öldürücü etkiside olumlu katkı yapar. 

    Rezene de hafif sakinleştirici ve uyutucu etki de mevcuttur. 

   Mikrop öldürücü etkisi sebebiyle arpacık,konjonktivit gibi göz iltihaplarında pansuman olarak uygulanabilir. Göze tahriş edici olmaması iyi bir avantajdır. 

     Ayrıca bronşlarda salgıları arttırarak balgam sökülmesini kolaylaştırır. 

 

Kullanım 

     Avrupa mutfağında balık ile birlikte servis edilir. Ayrıca salatalarda da kullanılmaktadır. 

    Sindirim sistemi şikayetleri yada balgam söktürmek için kullanılacaksa 1 fincan kaynamış suya 2-3 çay kaşığı rezene atılarak 10 dk kadar demlenir ve yemeklerden sonra sıcak sıcak yudumlanarak içilir. Gaz giderici etki arttırılmak istenirse bir kaşık rezene yerine bir kaşık frenkkimyonu konulabilir. 

    Bebeklerdeki gaz sancıları için sadece rezene çayı günde en fazla bir fincan olarak kullanılmalıdır. Emzirdikten sonra 10-15 çay kaşığı içirilebilir. Sakinleştirici ve uyutucu etkileri de olması sebebiyle huzursuz bebeklerde çok uygundur. 

   Çocuk ishallerinde katı gıdaların verilmediği ilk 1-2 günde diğer sıvıların yanında ek çay olarak kullanılır. Bebeklerde günde 1 fincan çocuklarda 2 fincanı aşmamalıdır. 

   Gece uykusuzluk çeken erişkinler için yatmadan 1-2 saat önce 1-2 fincan çay fayda sağlayabilir. 

   Göz iltihaplarında pansuman olarak kullanılacaksa, yukarda bahsettiğimiz çay şekersiz olarak hazırlanır ve temiz bir pamuğa yada gazlıbeze emdirilerek ılık olarak iltihaplı bölge üzerine konur.  

    Rezene yağı kullanılacaksa bir fincana 0.1-0.6 ml dozunda damlatılır. 

       

 

 

                                                  SARIMSAK 

Latince Adı 

       Allium Sativum 

 

Bitki 

        30-100 cm e kadar büyüyebilen beyazımsı yada pembemsi çiçekli otsu bir kültür bitkisidir. 

       Güney asya anavatanı olarak kabul edilir. Günümüzde Akdeniz ülkeleri ve ılıman iklim kuşağı başta olmak üzere tüm dünyada üretilmekte ve birçok ülke mutfağında yer almaktadır. 

     Sarımsak soğanı taze yada kurutulmuş olarak tüm dünyada çeşitli yiyeceklerin terkibine girmektedir. Tıbbi etkiler içinde bu şekilde kullanılabileceği gibi, koku problemi sebebiyle bunu önlemek amacıyla çıkarılan sarımsak içeren kapsülleride kullanılır. 

 

Tarihçe 

      Yunan mitolojisine göre sarımsak ruhu ve vucudu korumakta idi.Böylece eski Yunanlılar yollara,kavşaklara,yer altı tanrısı Hecate için sarımsak bırakıyorlardı. 

    Taş Devrinden beri bilinen ve kullanılan bir tıbbi bitkidir.MO 3000 yıllarına ait taşlara yazılmış sarımsak reçeteleri bulunmuştur.  

     Yine eski mısır papirüslerinde, MÖ 1600 yılında piramitlerde çalışan işçilerin, günlük yemeklerinde yeterli miktarda sarımsak ve soğan olmadığını ileri sürerek çalışmayı reddettikleri yazılıdır.Sebebi soğan ve sarımsağın genel fizik kondisyonu arttıran ve özellikle o devirlerde tüm doğuda çok yaygın olan amipli dizanteriye karşı koruyucu ve aynı zamanda da iyileştirici maddeler içerdiğinin bilinmesidir. 

    Romalılarda savaşlardan önce askerlerini kuvvetlendirmek için sarımsak veriyordu.    Sarımsağı Avrupa ülkelerine tanıtan Osmanlıdır. Bu tanıtımın 1683 teki viyana kuşatması olduğu ileri sürülür. Uzun süren kuşatma için orduya getirilen kahve ve sarımsak dönerken  

orada bırakılmış ve Viyanalı halkta bunu kendi arasında paylaşmıştır. Sarımsak o günden bu yana viyana mutfağında popülerdir. 

 

  

Tıbbi Etkiler 

            Acı tadıyla iştah açıcıdır. Bağırsak hareketlerini arttırarak mide kramplarını ve biriken gaz problemini çözer. Bu özelliği ile iritabl kolon ve spastik kolon gibi durumlarda uzun dönemde fayda sağlayabilir.   

            Doğal antibiyotik olarak adlandırılabilir. Bakteri,mantar ve hatta virüslere karşı geniş bir spektrumda etkili olabilir. Soğukalgınlığına karşı koruyucu etkilidir. Hastalık gelişirsede hafif geçmesine yardımcı olur. Sindirim sisteminde mikrop öldürücü etkisi belirgin olup amipli ve basilli dizanteri en etkin olduğu mikrobik hastalıklardan biridir. Dizanteri sonrası komplikasyon olarak oluşan iritabl kolon, spastik kolon benzeri bağırsak rahatsızlıklarında da etkili olabilir. 

            Bağırsak parazitlerinden kılkurduna etkilidir. 

            İyi bilinen bir tansiyon düşürücüdür.Taze sarımsakta bu etki daha belirgin olup bayatladıkça  azalır. 

            Kan yağlarını ve kan şekerini düşürür. 

            Damar çeperlerinde pıhtı oluşumunu ve kandaki pıhtılaşmaya eğilimi engeller.Bu etkilerle kanı sulandırır, kanamaya eğilim artar ve damarsertliği riski azalır. Damarsertliğine karşı olan etkileriyle buna bağlı karın ağrılarında, hafıza kaybı, dalgınlık, baş dönmesi gibi bazı beyin akımı azalmasına bağlı şikayetleri giderebilir.  

            Kan basıncını ve kandaki zararlı yağ seviyesini düşürmesi ayrıca  damarsertliğine karşı etkili olmasıyla kalp damarlarında daralma olan yada enfarktüs geçirmiş hastalarda sonraki dönemlerdeki riskleri ve kalp ağrıları gibi şikayetleri azaltmaktadır. 

        Sözkonusu bu etkiler sebebiyle yaşlılığa bağlı bunamanın geciktirilmesinde de kullanılabileceği düşünülmektedir. 

       Zaten uzakdoğuda yaşlılarda gelişen ve gelişebilecek damar problemlerine bağlı herçeşit probleme karşı koruyucu olarak en sık kullanılan bitkilerden biridir.         

     Kan akımını uyarır. Kan akımını arttırması ve damar daralmasına karşı olan etkileri için şeker hastalığına bağlı görme bozukuluklarında kullanılır.  

            Mide ve kalınbağırsak kanserlerinde yavaşlatıcı ve koruyucu rol oynayabilir.               Aynı zamanda uzun süreli kullanımda hafızayı güçlendiriyor ve öğrenme kapasitesini arttırıyor. Bu etkiyi beyindeki seratonin seviyesini arttırarak yaptığı düşünülmektedir. 

 

 

Yan Etkiler 

    En önemli yan etkisi istenmeyen kokusudur. Özellikle çiğ sarımsak yedikten sonra hemen ortaya çıkar ve hem ter hemde idrarla atıldığından koku tüm vücuda siner. 

   Bazı hassas kimselerde mideyi tahriş edebileceğinden bağırsakta açılan kapsüller içinde alınırsa bu durumdan korunulmuş olur. Bu kapsüller aynı zamanda sarımsağın ağız kokusu probleminide çözer. Ancak vücud kokusu kalacaktır.   

 

Kullanım 

            Kokusu sebebiyle sarımsağı olduğu gibi uzun süreli tedavilerde kullanmak pek mümkün değildir. Pişirilince koku gider fakat bu kezde bazı etken maddeler kaybolur. 

Bu sebeple sarımsak tozu içeren kapsüller kullanılmalıdır. 

            Soğukalgınlığına karşı koruyucu ve antimikrobik özellikleri için günde 200mgr sarımsak tozu kullanılabilir. Yada soğukalgınlığına sık yakalananlar diyette daha fazla sarımsağa yer vermeye çalışabilir.          

         Ezip üzerine koymakla derideki mantarlara, uçuk virüsüne ve herpese etkili olabilir. 

         Bağırsakta kılkurtları için bir diş sarımsak ezilerek 250 mlt suda 10 dk kadar kaynatılıp soğutulur ve lavman olarak kullanılır. Aynı anda sıcak çay olarakta içilmesi bağırsağın üst kısımlarındaki kurtları öldürüp aşağı kısımlara ve ordanda lavmanında yardımıyla dışarıya atar.  

             Anadoluda et yemekleriyle birlikte sarımsak,soğan servis edilmesi çok sıktır. Et yemekleri sonrası yükselen kan yağlarını düşürmekte ve bu sebeple damarsertliğine karşı koruyucu rol oynamaktadır.  

           Damarsertliğinde, yüksek tansiyonda, kanyağları seviyesi düşürülmesinde tedavi edici olarak kullanım 3 e bölünmek suretiyle günde 600-800 mgr sarımsak tozudur. Bu gibi etkiler için tedavi en az 3 ay sürekli olmalıdır.  

            Kanserdeki koruyucu etki için ise diyette yer vermek şeklinde düşünülmelidir.     

            Yaşlılarda damarsertliği ortaya çıkmadan önce koruyucu olarakgünde 1 kez 200 mgr sarımsak tozu kullanılabilir. Bu amaçla hergün kullanım için tavsiye edilebilecek en popüler koruyucu bitkilerden biridir.          

 

İlaç Etkileşimleri 

       Kan sulandırıcı ilaç kullananlarda kanamaya eğilimi arttırabilir. 

 

 

 

 

 

                                           SARISABIR 

 

Latince İsim 

    Aloe Vera 

    Aloe Ferox 

     

Bitki 

      Büyük, kalın, kenarları dikenli ve uzun kılıç şeklinde yeşil yapraklı, sarı oranj yada kırmızı çiçekleri olan çok yıllık otsu bir bitkidir. 

     Sudan ve Arap yarımadası orijinli olmasına rağmen günümüzde kozmetik ürünlerde geniş kullanım sebebiyle birçok ülkede kültür olarak yetiştirilmiş ve ticareti yapılmaktadır. ABD, Meksika, Karayiplerde Holllanda Antilleri, Güney Afrika, Venezuella günümüzde bitkiyi yetiştiren ve işleyen ülkelerdir. Türkiyede de Akdeniz bölgesinde yer yer rastlanmaktadır.  

   Kozmetik sanayiinde yumuşatıcı kremler, güneş sonrası kullanmak üzere losyonlar, makyaj temizleyici,vs tarzda ürünlerde bolca kullanılmaktadır. Yapraklardan sıkılarak elde edilen su, kurutularak çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır.   

 

Tıbbi Etkiler 

      Kalın bağırsağa etkili bir dışkı yumuşatıcıdır. 

      Yara iyileştirici etkisi vardır. 

      Yüz sivilcelerinde olumlu sonuçlar alınmıştır. 

       Herpes simplex in sebep olduğu deri lezyonlarında dahili ve harici birlikte kullanım ile, lezyonların iyileşmesi çabuklaştırılabilir. 

       Sedef hastalığında, egzemada da derideki lezyonlar için faydalı olabilmektedir. 

       Ülseratif Kolit hast da bağırsak hücrelerinde iyileştirici etkilidir. Ancak hastalığın aktif olduğu değil pasif olduğu dönemde uygulanmalıdır. 

       Bazı yayınlarda güneşin UV ışınlarına karşı koruyucu olduğu söylensede böyle bir etkisi yoktur.Ancak güneş yanıklarında yumuşatıcı etkisiyle ağrıyı azaltır ve iyileşmeyi hızlandırır. 

Diğer  yanıklarda da kullanılabilir. 

 

Yan Etkiler 

      Dışkı yumuşatıcı etki sırasında karın ağrıları olabilir. 

      Rahim kasılmalarını başlatıp düşüğe sebep olabileceği için hamilelerde kullanılmamalıdır. 

 

Kullanım 

     Aloe jeli yara,yanık, egzema  iyileştirici olarak deri lezyonlarına günde 4-5 kez sürülür.  

     Aloe extresi ile Herpeste 2 hafta,sedefte 1-2 ay tedavi devam etmelidir. Herpeste haricen kullanım yanında dahilen de alınmalıdır. 

     Ülseratif kolitte günde 2 kez 100 ml olarak jel kullanılır ancak doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır. 

         Pratikte dışkı yumuşatıcı olarak kullanılmamaktadır.Parça halinde 0.5 gr alınır, 6-8 saat sonra dışkılamaya yol açar. 

 

 

                                           SARI SÜLÜN GÖZÜ 

 

Latince İsim 

     Adonis vernalis 

 

Bitki 

    20-40 cm boylarında ilkbaharda parlak sarı renkli çiçekler açan parçalı yapraklı bir çiçektir. Güneş çıkınca açılan çiçek yaprakları, bulutların arkasına girince kapanır. 

    Sibirya, Urallar,Doğu ve Kuzey Avrupa da bulunur. Nadir bir çiçek olduğundan özellikle Almanya da koruma altındadır. Ülkemizde benzer türler vardır. 

   Çiçekli dönemde toplanan bitkinin topraküstü kısımları kurutulurak tıbbi amaçlarla kullanılabilir. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Zayıf olarak kalp kaslarını kuvvetlendirici ve idrar söktürücü etkileri olmakla birlikte aynı zamanda etkisi çok ta kısa sürdüğünden bu amaçla kullanım yoktur. 

   Sinirsel kaynaklı kalp ritim bozukluklarında olumlu sonuçlar almak mümkündür. 

   Zayıf şahıslarda görülebilen tansiyon düşüklüğü probleminde de bir süre fayda sağlayabilir. 

 

Yan Etkiler 

    Bağırsak emilimi düşük olduğundan fazla olmamakla birlikte zehirlenme riski vardır. Bulantı,kusma,ishal,başağrısı ve kalp ritim bozukulukları yapabilir. 

 

Kullanım 

    Standardize edilmiş sarısülüngözü tozu günde 3 kez 0.5 yada 1 gr olarak kullanılır. 

 

İlaç Etkileşimleri 

    Digoxin benzeri kalp yetmezliği ilaçları ile kullanılırsa zehirlenme riski artar.   

 

     

                                          SARI YASEMİN 

Latince İsim 

    Gelsemium Sempervirens 

 

Bitki 

   5-6 metreye kadar uzayabilen, çok güzel büyükçe sarı çiçekleri olan, hoş kokulu,kışın yapraklarını dökmeyen tırmanıcı bir bitkidir. 

   Florida,Meksika ve Guatemala da bulunur. Türkiyede yetişen yasemin adlı çiçekler sadece isim benzerliğidir. 

    Etken madde kurutulmuş köklerdedir. 

   

Tıbbi Etkiler 

    Kalp ritim bozukluklarında olumlu etkileri vardır. 

 

 

Kullanım 

    Sarıyasemin tentürü 20-30 damla olarak günde 2-4 kez alınır.  

  

                                           SİNAMEKİ 

Latince İsim 

  Cassia Angustifolia 

  Cassia Senna 

 

Bitki 

    60-100 cm uzunluğunda, sarı çiçekli, çalı görünüşünde ağaççıklardır. 

    Avrupa hariç tropikal ve subtropikal iklimlerde kurak topraklar ve dağlarda yetişir. Birçok sena türü bulunmasına rağmen ticari olarak en sık 2 tür bulunabilmektedir.Angustifolia Hindistan sinamekisi ve Senna ise kuzey afrikada yetiştiğinden İskenderiye sinamekisi olarak bilinir. 

     Bitkinin kuru yaprakları kullanılır. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Kalın bağırsakta su emilimini engelleyerek bağırsak hareketlerini hızlandırır ve sulu,yumuşak bir dışkılama sağlar. 

  

Yan Etkiler 

    Dışkı yumuşatıcı etki sırasında karın ağrısı görülebilir.Doz yükselirse bulantı kusmada eklenebilir. 

    Tüm dışkı yumuşatıcılar gibi uzun süre kullanılmamalıdır. Elektrolit dengesizliklerine,barsak kaslarının zayıflamasına dolayısıyla normal dışkılamanın zorlaşmasına yol açabilir. 

 

Kullanım 

    2 gr kadar sinameki yaprağı bir bardak sıcak (kaynamış değil) su içinde 10 dk kadar beklenir ve içilir. Bu işlemi soğuk su ile yapmanın karın ağrısı yanetkisini azalttığı bildirilmektedir.Eğer böyle yapılacaksa yapraklar suda 10-12 saat bekletilip öyle içilir. 

Bu durumda 6-8 saat sonra etkisi görülür. Eğer çabuk etki isteniyorsa yaprak 4 gra kadar çıkarılabilir. 

   Toz olarakta bu miktarlar yutulabilir. 

   Hamilelerde düşüğe sebep olabileceği için kullanılmamalıdır. 

 

İlaç Etkileşimleri 

    Kalp yetmezliği için digoxin kullananlarda uzun süre sinameki kullanımı zehirlenmeye yol açabilir.      

 

 

                                          SOĞAN 

 

Latince İsim 

    Allium Cepa 

 

Bitki 

    30-100 cm e kadar uzayabilen, beyazımsı çiçekli otsu bir bitkidir. 

    Anavatanı olan Orta Asyadan Akdeniz bölgelerine getirilmiş ve günümüzde tüm dünyada yetiştirilen bir tarla bitkisidir. 

    Taze olarak tüm bitki, kurutulduktan sonra ise kökü tüketilmektedir. 

 

Tıbbi Etkiler 

     Acı tadıyla iştah açar, mide barsak hareketlerini hızlandırarak sindirimi kolaylaştırır ve mide bağırsak gazlarını giderir. 

     Genel olarak vücud direncini arttırıcı ve antimikrobik etkisi sebebiyle özellikle soğukalgınlığı, grip gibi hastalıklardan koruyucu olarak rol oynar. 

      Kan basıncını düşürür.  

      Kanşekeri düşürücü etki sarımsaktan daha fazladır. Ayrıca kan yağlarınıda azaltır. 

      Kanda pıhtılaşma eğilimini arttırarak kanı sulandırır. 

 

Kullanım 

     Sindirim sistemi etkileri için yemeklerde yada salatalarda kullanılan soğanlar yeterli olabilir. 

    Diğer etkiler için önerilen doz günde 50 gr taze yada 20 gr kuru soğandır. 

    Antimikrobik etki için haricende kullanım mümkündür.Basit çıbanlar yada sivilcelerde közlenmiş soğan ortadan ikiye kesilerek lezyon üzerine sarılır. İltihabın toplanmasına yardımcı olur. 

    Histerik bayılmalarda keskin ve istenmeyen kokusu sebebiyle hastayı uyandırmak için burnunun önüne getirip koklatmak suretiyle kullanılır. 

 

 

                                                     SU  YONCASI 

 

Latince İsim 

       Menyanthes Trifoliata 

 

Bitki  

      İlkbaharda açık pembe renkli çiçekler açan 20-30 cm boylu bir ottur. 

     Asya,Avrupa ve Amerika da   su birikintileri,bataklıklar ve göl kenarlarında rastlanabilen bir bitkidir. Anadoluda da mevcuttur. 

    Kurutulmuş bitkinin tamamı kullanılır. 

  

   Tarihçe 

      Ortaçağ da ateşdüşürücü olarak kullanılmıştır. 

 

Tıbbi Etkiler 

      Acı tadı sebebiyle mide asit salgısını ve hareketlerini arttırarak iştah açar,sindirimi kolaylaştırır. Ancak tek başına yoğun kullanım mideyi tahriş edebilir. 

 

Kullanım 

     Mideyi tahriş edebileceği için genellikle tek başına kullanılmayıp, diğer bitki çaylarıyla karışım olarak faydalanılır. 

      Centiyane yada kırmızı kantaron çaylarının içine bir çay kaşığı olarak eklenebilir. Eğer yalnız kullanılacaksa 1-2 çaykaşığı bitki üzerine 1 fincan kaynamış su dökülerek 15 dk beklenir ve soğutulup tatlandırılarak içilir. 

      Suyoncası extreside 0.5-1 gr dozunda günde 2-3 kez kullanılabilir. 

      İshal ve kolitte kullanılmamalıdır. 

 

 

                                    SÜPÜRGE KATIRTIRNAĞI 

 

Latince İsim 

  Sarothamnus Scoparis ( Süpürge Katırtırnağı)  

  Spartium Junceum (Katırtırnağı) 

 

Bitki 

   2 mt ye kadar uzayabilen, ilkbaharda parlak sarı renkli çiçekler açan otsu bir bitkidir. 

   Avrupa da birçok bölgede kumlu tepelerde,çam ormanlarında ve yol kenarlarında rastlanır. Vahşi doğada rastlanan çiçekler içinde en güzellerinden biridir.Yapraklarının 3 yaprakçıklı ve gövdesinin 5 köşeli olmasıyla katırtırnağından ayrılır.  Katırtırnağına ise Akdeniz bölgesi makisi olarak sıkça rastlanmaktadır 

   İlkbaharda toplanan çiçekler kurutulurak tıbbi amaçlarla tüketilir. 

 

Tıbbi Etkiler 

     En önemli etkisi uzun süreli kullanımda artmış kalp atımlarını yavaşlatıp normal düzeylere getirmesi ve yine kalp ritim bozukluklarını giderebilmesidir. Zehirli olmaması sebebiyle güvenle uzun süre kullanılabilecek olması önemli bir avantajdır. Katırtırnağı ise diğer türe göre zehirlidir. 

    Rahim kaslarında kasılmayı uyararak adet kanamalarını kolaylaştırmada ve doğum sonrası büyüyen rahimin tekrar küçülmesinde fayda sağlayabilir. 

 

Kullanım 

   Süpürgekatırtırnağı, 1 çorbakaşığı kurutulmuş çiçek 1 bardak kaynamış suda 10 dk demlenir ve günde 3-4 bardak içilir.  

 

                                    ŞAHTERE OTU 

 

Latince İsim 

   Fumaria Officinalis 

 

Bitki 

   10-50cm yüksekliğinde, parçalı yapraklı,pembe çiçekli, otsu bir bitkidir. 

   Akdeniz bölgesi bitkisi olup buradan Amerika kıtasına da tanıtılmıştır. 

   Çiçekli bitkinin kurutulan topraküstü kısımları kullanılır. 

 

Tıbbi Etkiler 

   Safra kanalları spazmlarını çözer ve safra akımını arttırır. 

 

Kullanım 

    2-3 gr kuru bitki üzerine 1 fincan kaynamış su dökülerek 10 dk demlenir ve bu çay günde 2 kez içilir. 

 

                                    ŞEKER PANCARI 

 

Latince İsim 

    Beta Vulgaris 

 

Bitki 

   Topraküzerinde yerden çıkan 50-100cm koyuyeşil bazen kırmızı çizgili yapraklı yumru köklü bir bitkidir. 

   Avrupa Afrika ve Asya nın deniz kıyısı bölgelerinde bol miktarda yetiştirilmektedir. 

   Bitkinin kökleri şeker elde etmek üzere işlenir. Tıbbi amaçlarla ise granül haline getirilmiş kökler kullanılır. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Karaciğer hücrelerinde iyileştirici etkileri vardır. Özellikle karaciğer yağlanmasında kullanılır. 

 

Kullanım 

    Şekerpancarı granülü, 2 hafta süreyle yemeklerden sonra 10 gr olarak alınır. Daha sonra günde 5 gr olarak 3 ay daha devam edilir. 

 

                                               TURP 

 

Latince İsim 

   Raphanus Sativus 

 

Bitki 

       Bildiğimiz sebze olarak kullanılan turptur. Köklerin kabukları beyaz,kırmızı ve siyah köklü olabilir. Topraküzeri yapraklar 1 mt ye kadar uzayabilir. Çiçekleri mor renktedir. 

      Anavatanı Çin ve Japonya olup günümüzde uygun iklim koşullarında tüm dünyada yetiştirilmektedir. 

     Taze turp tıbbi amaçlar için kullanılır.Bu amaçla siyah turp daha fazla tercih edilir. 

 

Tarihçe 

     Eski Mısırdan beri antimikrobik olduğu bilinmekte ve salgın hastalıkları önleyici olarak kullanılmaktaydı. Keops Piramidi inşaatı sırasında mikroplardan korumak üzere işçilere veriyorlardı. 

     Osmanlılarda ise turp tohumu birçok macunun bileşimine girmekteydi. 

 

Tıbbi Etkiler 

     Barsak hareketlerini hızlandırarak gaz oluşumunu arttırır ve dışkı çıkışını hızlandırır.Hafif dışkı yumuşatıcı etkiside vardır. Bu özelliği sebebiyle detoks uygulamalarında zaman zaman yer alır. 

   Safra akışınıda hızlandırarak sindirime yardımcı olur. Safra sebepli sindirim şikayetlerinde hızlı iyilşeme sağlar. 

    Kronik bronşitli hastalarda balgam söktürür. 

 

Kullanım 

     Sözkonusu etkiler için taze turp yenilebileceği gibi sıkılıp suyu alınarakta içilebilir. Eğer suyu sıkılacaksa katı meyva sıkacağında yaklaşık 250 mt turpsuyu elde edilip, buzdolabinda yaklaşık 8 saat beklettikten sonra gün içinde 2 yada 3 porsiyon halinde içilir.Buzdolabında bekletmek tadını iyileştirir. 3-4 gün kullanılıp 3-4 gün ara verilerek 3-4 hafta tedaviye devam edilir. 

    Safra kesesi taşı olanlar kullanmamalıdır. 

      

 

                                           VEBAOTU 

 

Latince İsim 

      Petasites Hybridus 

 

Bitki 

     20-40cm yüksekliğinde , kırmızımsı çiçekleri olan otsu bir bitkidir. 

     Asya,Avrupa ve Amerika nın ılıman iklim kuşağında yetişir. 

     Tüm bitki taze yada kuru olarak tıbbi amaçlar için kullanılır. Ancak çiçekli dönemde toplanan bitkilerin küçük yapraklarının en fazla etken maddeyi içerdiği söylenmektedir. 

 

Tarihçe 

      Ortaçağda öksürük ilacı olarak uzunca bir dönem kullanılmış sonra ilaç çağı başlayınca unutulmuştur. Bu aradan sonra yeni bulunan tıbbi etkileri ile tekrar kullanım alanına girmiştir. 

 

Tıbbi Etkiler 

      Özellikle sinir stres kaynaklı sindirim sistemi kramplarında, gastritlerde spazm çözücü ve ağrı kesici olarak rol oynar. 

 

Kullanım 

    2-3 çaykaşığı kuru bitki üzerine 1 fincan kaynar su dökülerek 5-10 dk demlenir ve günde 2-3 kez içilir.  

 

 

                                            WİTCH HAZEL 

 

Latince Adı 

    Hamamelis Virginiana 

 

Bitki 

     Genellikle 2-3 mt fakat bazen 10 mt ye kadar yükselebilen ağaççıklardır. Parlak sarı çiçekleri ilkbaharda, bir sene öncenin tohumları olgunlaştığında yapraklardan önce belirir. 

     Kanada da ve ABD nin Atlantik kıyılarında ve Avrupa da yetişmekte olup ılıman iklime sahip bölgelerde de rastlanmaktadır. 

    Taze yada kurutulmuş yaprakları, yaprak ve çiçeklerden elde edilen suyu, dalların kabukları tıbbi amaçlarla kullanılabilir. Ayrıca çeşitli kısımlar kozmetik endüstrisinde deri bakım kremleri ve yüz losyonları için işlenmektedir. 

 

Tarihçe 

     Vikingler de hamamelis Tanrı Thor a ithaf edilmiş ve tapınakların kenarlarına dikiliyordu. 

      İngiltere de ortaçağ cadı avcıları şeytanın gözlerinden sakınmak için bitkiyi taşıyorlardı. Aziz  Patric bu bitki sayesinde yılanları İngiltere den kovabilmişti. Bitkinin İngilizce ismi olan witch hazel de ki witch cadı manasına gelmektedir ve hamamelis in batıl inanışlarla olan ilgisini vurgular.    

 

Tıbbi Etkiler 

     Lokal olarak damar büzücü ve kanama durdurucu etkisiyle deri yaralanmalarında ve özellikle hemoroidlerde kullanılır. Kanama durdurucu etki hafif ve uzun süreli olduğundan hemoroid için en iyi bitkidir. 

 

Kullanım 

     Hemoroid için merhemleri yada fitilleri vardır. Günde 2-3 kez uygulanır.       

 

                                YILDIZ ANASON 

 

Latince İsim 

     İllicium Verum 

Bitki 

    İsmi benzer olmakla birlikte anasondan tamamen farklı türden bir bitkidir.  Sadece Çin ve Vietnam da yetiştirilen 10 mt ye kadar uzayabilen bir ağaçtır. 

    Bitkinin kullanılan bölümü olgunlaşmadan önce toplanan meyvalarıdır. Aynen anason gibi kokar.Zaten ismide buradan gelmektedir. 

 

Tıbbi Etkiler 

     Mide ve bağırsak hareketlerini hızlandırarak gazları giderici ayrıca bronş salgılarını arttırmak suretiyle  balgam söktürücü etkileri vardır. 

     İştah açıcı olarakta uygun bir bitkidir. 

 

Kullanım 

     Yıldız anasonu çayı yada  yağı kullanılabilir. 1 gr tohum dövülerek bir fincan kaynamış suda 10 dk kadar demlenir ve sıcak olarak yudum yudum içilir. Bu çay günde 3-4 kez içilebilir. İştah açıcı olarak yemeklerden 1 saat önce ve mide bağırsak gazları şikayetleri için yemeklerden hemen sonra kullanılır.  

    Balgam söktürücü olarakta yine günde 3-4 kez aynı çay kullanılabilir. 

    Yıldız anasonu yağı kullanılacaksa doz  günde 0.1 gr 3- 4 kez olarak düşünülmelidir. 

 

 

                                     YÜKSÜK OTU 

 

Latince İsim 

    Digitalis Purpurea ( Kırmızı yüksükotu) 

    Digitalis Lanata ( Yünlü yüksükotu) 

 

Bitki 

       Yüksükotunda yaklaşık 30 kadar tür vardır. Fakat tıbbi açıdan en önemlileri purpurea ve lanata dır. Purpurea 50-150cm boyunda, kırmızı ve ucunda beyaz konturlu çiçekli iken lanata daha farklıdır.Çiçekler daha küçük sarımsı beyaz, yapraklar bol tüylüdür. Yüzüğe benzeyen yaprakları sebebiyle 1542 de alman botanikçiler ismini vermiştir. 

       Avrupa bitkisi olup Asya ve Amerika kıtasına buradan tanıtılmıştır. Purpurea ya vahşi olarak doğada rastlanmakta olup tarlalarda yetiştirilmesi başarılı değildir. Buna karşı lanata birçok yerde başarıyla yetiştirilmektedir. Ülkemizde de çeşitli türlerine rastlanmakta purpurea ve lanata ise bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. 

      Yüksükotu yaprakları bitki çiçekliyken toplanır ve 40 C de kurutulur. Nemden olumsuz etkilenecekleri için depolama mutlaka kuru ortamda olmalıdır. 

 

Tarihçe 

    Antik Mısır Uygarlığı hakkında bilgiler edindiğimiz Eber Papirüslerinde mızrak ve ok zehiri olarak kullanıldıkları yazılıdır. 

    13 YY ortaçağ avrupasında gebelik zehirlenmesi,idrar azlığı gibi bazı durumlarda kullanılıyordu. 1785 yılında İngiliz William Withering kalp yetmezliğinde ilaç olarak önerdikten sonra gerçek yerini bulmuş ve günümüzdeki önemini kazanmıştır. 

   Anadoluda bulunmasına rağmen zehirli olması sebebiyle topraklarımızda bitki tıbbi amaçlarla tüketilmemiştir. 

 

Yan Etkiler 

    10 gr kuru ve 40 gr yaş yaprak ölümle sonuçlanabilecek zehirlenmelere yol açabilir. Hafif zehirlenme belirtileri ise iştahsızlık,bulantı,kusma,görme bozuklukları,uyuşukluk ve kas kramplarıdır. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Yüksükotunun en önemli tıbbi etkisi kalp kaslarının kasılma gücünü arttırarak kalp yetmezliğini tedavi etmesidir. Normal kalpte ise zehirli dozlara kadar herhangibir etki görülmez.Günümüzde kalp yetmezliği tedavisinin çok önemli bir ilacıdır.Kalbin kasılma sayısınıda azaltarak kan ile dolup boşalmayı daha etkili hale getiririr.Bu sayede kalp yetmezliğinin iki temel belirtisi yorgunluk ve nefes darlığını çözer. Çünkü kaslara yeterli kan gönderilebilir ve akciğerlerdeki kan geri çekilebilir. 

   Böbreklerde tuz geriemilimini önleyerek idrarı arttırır. Kalp yetmezliği sebebiyle vücuda biriken sıvının atılımıda bu şekilde sağlanmış olur. 

   Damarları daraltarak tansiyonu yükseltir. 

       

  Kullanım 

      Yüksükotu etken maddelerinin tedavi edici dozu ile zehirlenmeye yol açabilecek dozu birbirine çok yakın olduğundan bitki kullanılmaz.Onun yerine bitkinin ilaç haline getirilmiş etken maddeleri kullanılır. 

 

İlaç Etkileşimleri 

     İdrar söktürücü ilaçlarla birlikte kullanıldığında kandaki  sodyum, potasyum gibi elektrolitler dikkatle kontrol edilmelidir. 

  

 

                                            ZAKKUM 

 

Latince İsim 

    Nerium Oleander 

 

Bitki 

   3-4 mt uzunluğunda,yaz aylarında beyaz pembe yada kırmızı renkli çiçekler açan,sulak yerleri seven ve kışın yapraklarını dökmeyen bir ağaççıktır. 

   Akdeniz iklimi ağacı olup çiçeklerinin güzelliği sebebiyle Avrupa ve Asya nın bazı bölgelerinde de bahçelerde süs bitkisi olarak ekilmektedir. 

   Tıbbi amaçlar için çiçek döneminden hemen önce toplanan yapraklar gölgede kurutulur. 

Ancak bu yapraklar çok zehirlidir. 

 

Tıbbi Etkiler 

    Yüksükotu kadar olmamakla beraber kalp kaslarını kuvvetlendirici etkisi vardır. Çünkü bağırsaklardan emilim oldukça düşüktür. Bu sebeple kalp yetmezliğinde görülen nefes darlığı ve yorgunluk şikayetlerini giderebilir. 

   Ayrıca idrar söktürücü olduğu bildirilmektedir. 

      Bir dönem ülkemizde tüm kanser vakalarını iyileştirdiğine dair iddialar ortaya atılmış olsada daha sonra bu konuyla ilgili herhangibir gelişme olmamıştır. Zaten kanser hakkındaki mevcut bilgilerimiz tek bir ilacın tüm kanser vakalarında iyileşme sağlamasının çok zor olduğunu göstermektedir. Zakkumun kanserde etkili olabileceğini gösteren herhangibir bilimsel çalışma yoktur.    

   Haricen uyuz,bit,pire,kene gibi vücut parazitlerine karşı öldürücü etkiye sahiptir. 

 

Yan Etkiler 

     Bitkinin tüm bölümleri zehirlidir.1 gr kuru yaprak bile insanda ölüme yol açabilecek zehirlenmelere yol açabilir. Bitkinin zehirli etken maddeleri kurutma,kaynatma vs herhangibir yöntemle uzaklaştırılmaz. Zehirlenme belirtileri bulantı,kusma, ishal,solunum güçlüğü,kalpte ritim bozukluğu ve başağrısıdır. 

 

Kullanım 

     Bitki çok zehirli olduğundan dahili kullanım önerilmez. Çünkü kalp yetmezliğine karşı kullanılan ilaçlara herhangibir üstünlüğü yoktur. 

    Haricen kullanım için 10 gr kadar yapraktozu 100 mlt zeytinyağında 2-3 gün bekletilip bir bezle süzüldükten sonra vücuda sürülmek suretiyle kullanılır. 

 

İlaç Etkileşimleri 

   Kalp yetmezliği için kullanılan digoxin tarzı ilaçlarla birlikte dahili kullanım zehirlenme riskini arttırır.  

 

 

                                  ZENCEFİL 

 

Latince İsim 

    Zingibar Officinale 

 

Bitki 

    1 mt ye kadar uzayabilen kamış görünümünde,mızrak yapraklı otsu bir bitkidir. Sarı renkli çiçekleri vardır. 

    Anavatanı Güney Asya olmakla beraber birçok tropikal ülkede yetiştirilmektedir. 

    Tıbbi etkiler için kökleri kullanılmaktadır 

 

Tıbbi Etkiler 

     Acı tadı sebebiyle mide ve barsak kan dolaşımını arttırarak iştah açıcı ve mide barsak gazlarını giderici etkiye sahiptir. 

     Safra akımını arttırır. 

    Bulantı ve kusmayı önler. Özellikle araç tutması, ameliyat sonrası ve hamilelikte görülen bulantı kusmalarda etkilidir. 

     Kandaki yağ seviyesini düşürür. 

     Kandaki pıhtılaşma eğilimini azaltarak kanı sulandırır.  

 

Kullanım 

     Uzakdoğu ve Hint yemeklerinde sık kullanılan köri soslarının ana maddelerinden biridir. 

     Bulantı ve kusmalar için günde 1-2 gr alınabilir. Araç tutması için araca binmeden 2 saat önce 1 gr alınmalıdır. 

     Sindirim sistemi etkileri için doz aynıdır. 

     Zencefil tentürü kullanılacaksa bir fincansuya 10-20 damla konularak yemeklerden 30 dk önce içilir. 

     Tadı bazı kimselere çok kötü gelebilir.   

 

 

                                           ZEYTİN 

 

 

Latince İsim 

    Olea Europea 

 

Bitki 

        Bildiğimiz zeytin ağacı çalı görünüşünde,dalları dikenli olan yabani zeytin ağaçlarından aşılama yoluyla elde edilir.10 mt ye kadar yükselebilen, kışın soluk yeşil yapraklarını dökmeyen, beyaz çiçekli ve sonbaharda olgunlaşan yeşil zeytin meyvalarını içeren ağaçtır. Uzun ömürlü olup 1000 yıla kadar yaşayabilir. 

       Akdeniz bölgesinin en önemli bitkilerinden biridir. Benzer iklime sahip dünyanın diğer bölgelerinde de kültür olarak yetiştirilmektedir.    

       Taze yada kuru yaprakları ile zeytinden soğuk sıkma yöntemiyle elde edilen yağı kullanılır. 

 

Tarihçe 

    Zeytinyağı antik çağlarda çok önemli bir üründü ve sürekli diğer ülkelere satılıyordu Birçok rahatsızlık için ve kozmetik olarak kullanımda yaygındı. 

 

Tıbbi Etkiler 

     Yapraklarda hafif  tansiyon düşürücü etki vardır.Çok yüksek ve inatçı olmayan yüksek tansiyonlarda fayda sağlayabilir. Yan etkisi olmaması önemli bir avantajdır. 

    Antioksidan etkiye sahip bileşikler içerir. 

    Safra akımını arttırır. 

    Kan şekerini düşürür. 

    Haricen hafif mikrop öldürücü olduğundan basit yaralanmalarda pansuman olarak kullanılabilir. 

    Zeytinyağının en önemli etkisi kandaki yağ seviyesini düşürerek damar sertliğini engellemesidir. Bu konumda en iyi bitkisel yağlardan biridir.  

    Ayrıca dışkıyı yumuşatıcı olarakta zeytinyağı kullanılabilir. 

    Harici olarak ise hafif güneş yanıklarında, cildi besleyici olarak, sedef ve egzema gibi rahatsızlıklarda yumuşatıcı amaçlarla kullanılabilir. 

 

Kullanım 

      2-3 çaykaşığı kuru zeytin yaprağı üzerine kaynamış su dökülerek 30 dk kadar demlenir ve bu çay günde 3-4 kez içilir. Nadirende olsa mide de tahriş yapabileceğinden yemeklerden hemen sonra almak daha uygundur. 

     Kabızlık için sabahları 2 çorbakaşığı zeytinyağı birçok vakada yeterli olacaktır. 

     Damar sertliği için, diyetimizde hayvansal yağlar yerine özellikle zeytinyağını ön planda tutmamız faydalı bir Naturalherbsguide.com 

Umm.edu 

Ara ürün 

Tedavide kullanılan bitkiler Nobel,fitoterapi 2002   ist ünv yayınları 

Pubmed 

 

Bglukan 

Omega3 

Antioksidan           oksidanlar=serbest radikaller  hlerde birikirse kanserojen 

      A E C B vitaminleri 

 

Karaüzüm  çekirdek ve kabuk kansere karşı koruyucu 

Mısır genetiği ile oynandığından tehlikeli 

Zeytinyağı en iyisi 

Elma mide barsak kanserlerinde iyi 

Astragalus ac ca da  ve yeşilçay meme ca da iyi geliyo,sadece bu ikisi en üst seviyede kabul edilmiş. www.cancer.gov 

Karadut pekmezi   ağızyaralarına özellikle kemoterapide. 

 

Spor 

Sıvı 

Dengeli beslenme 

Destek ürünler 

Zararlılardan kaçınma 

 önlem olacaktır.